KONTROL VE DENGE
Siyasetin düğümlerini çözeceğini düşündüğümüz 7 Haziran seçimleri yepyeni ve daha karmaşık düğümler getirdi. Siyasetin aktörleri, ilkeleri ve söylemleri birbirine girdi. Partiler bu satıhta yeni aktörler, yeni ilkeler ve yeni söylemler geliştirmek zorunda kalıyorlar.
Bir anlamda seçim sonuçları toplumda ve siyasette uzlaşma kültürünü dayatıcı bir etki yaptı. Bundan sonraki dönemde kim anlaşma ve uzlaşma yönünde hareket ederse, siyaseten kazanır.
Siyasi aktörlere bir bakın lütfen. Hiç kimse kendine benzemiyor bugün. Sivri dilini muhafaza eden, söylemlerini esnetmek istemeyenler yok değil. Ama onlar bireyselleşmek ve marjinalleşmek zorundalar. Yani parti mensupları o dile sarılabilirler, ama partilerin resmi ağızları orta yolu bulmak zorundalar.
Sivriliklerden medet umanları tahminde zorlanmayız. Onlar her zaman öyleler. Lakin sorumlu siyaset fikrine yakın duranlar öyle değiller. Seçim bambaşka bir sonuç ortaya koymuş. Seçmen kritik bir tercih sergilemiş. Siyasilere düşen mesajı iyi okumak, tavrı ona göre almak.
Malum koalisyon görüşmeleri el atından sürdürülüyor. Partiler pozisyonlarını ortaya koyma, makul bir ortamda hükümette yer alma derdindeler. Ak Parti dışındaki partiler bu anlamda muhtemelen hiç beklemedikleri bu şans kapılarını çalınca çok mutlu oldular. Olanı en iyi şekilde değerlendirme telaşına kapıldılar.
Koalisyon görüşmeleri için şunu söyleyeyim: Partiler eğer kol bükme, zorlama, mecbur bırakma gibi taktik adım atmazlarsa uyum daha çok olur. Bu özellikle küçük ortaklar açısından daha doğru. Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki, sembolik adımlar, az zamanda kadrolaşma kaygıları, ortağına çelme takma girişimlerinden seçmen pek hoşlanmıyor. Mızıkçı çocuk edasıyla, ‘onu yaparsan oynamam’, ‘bunu kabul etmezsen ortaklığı bozarım’ yaklaşımı hiç mi hiç hoş değil.
Oy kaybına da neden olan bu yaklaşımı uygulayan partiler hep seçim kaybetmişler. Siyasi tarihimiz sağdan, soldan, ortadan pek çok örnekle dolu. Siyaset ciddiyet ister. Hükümette yer almanın bir sorumluluğu bulunmalıdır. Dışarıda olur ve eleştirirseniz amenna. Kimse laf edemez. Ama hem içeride, gücün merkezinde olacaksınız hem de kavga – gürültü siyasetine yöneleceksiniz’ bu kabul edilebilir bir davranış olmaz.
Seçmenlere ve partilerin alt kademelerinde bulunan insanlara tavsiyem parti yöneticilerini uyarsınlar, hariçten gazel okuyan ve gaz verme derdindeki kadrolara prim vermesinler.
Kurulması en muhtemel koalisyon Ak Parti – MHP arasında. Bu bir fırsata dönüştürülebilir. İktidar artık nimetlenme yeri olarak algılanmamalı, küçük ufuklarla parmak hesabına çevrilmemelidir.
Devlet iktidarını paylaşma konusunda siyasilerde var olan kıskançlığı anlamak mümkün değil. Güç ve makam baki değil. Ölmeyecek ve gücü bırakmayacak olsaydı 9. Cumhurbaşkanı bırakmazdı. Geçtiğimiz hafta defnedildi. Arkasından ağlayanlara bakarsak, görevdeyken kiminle beraber olduğunu anlarız.
Topluma hizmet fikri ağır basanlar geçici makamlara sarılıp, kalmazlar. Koalisyon görüşmeleri önemli bir sınav. Partiler bu sınavı başarıyla verirlerse önümüzdeki dönemde önleri açılır.
Bize düşen, bekleyip görmek. Toplum gözlemlerini yapıyor. Milletin derin irfanı ve engin tecrübesi bunu gösteriyor. Amerikan siyaseti açısından önemli bir ilke olan Kontrol ve Denge yaklaşımından öğreneceğimiz çok şey var. Görüşmelerde siyasiler, gözlem yapan toplum bunu öğrense iyi. Uzlaşma kültürü için gerekli bir şey sonuçta….