Şerife Oktar
Şerife Oktar Kitabım Kur’an 18

Kitabım Kur’an 18

Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla

54.Kamer

İlk âyetinde ayın (kamer) iki parçaya bölünmesinden bahsedildiği için bu adı almıştır. Âyetteki ayın yarılması ifadesi müfessirlerin çoğunluğu tarafından zâhirîmânada anlaşılmış ve Resûl-i Ekrem zamanında ayın gerçekten yarıldığı belirtilmiştir. Ancak Kur’an’da pek çok örnekte görüldüğü üzere, bu âyetteki geçmiş zaman kipindeki fiillerin, aslında gelecekte vuku bulacak kıyamet olayı ile ayın ikiye bölünmesi şeklinde gerçekleşecek kozmik olayın kesinlikle vuku bulacağına işaret ettiğini söyleyenler bulunduğu gibi, “Ay ikiye bölündü” cümlesini mecazi bir ifade kabul eden ve bunu, “Durum açıklık kazandı” şeklinde açıklayanlar da olmuştur (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “şḳḳ” md.). Bu bölümde ayrıca inkârcıların kıyamet günündeki sıkıntılı durumlarına temas edilir.

“Andolsun ki biz bu Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık; ondan ders alan yok mudur?” meâlindeki cümle dört defa tekrar edilerek Kur’an üzerinde düşünmenin, ışığıyla aydınlanmanın herkes için gerekli olduğuna ve onun, her insanın yararlanabileceği ölçüde rahat anlaşılabilen bir ifade ve üslûp taşıdığından bu hususta herhangi bir mazeret ileri sürülemeyeceğine işaret edilmektedir.

Resûl-i Ekrem’in önemli toplantılarda ve bayram namazlarında yeniden diriliş, tevhid ve peygamberliğin ispatı gibi önemli konuları ihtiva eden Kāf ve Kamer sûrelerini okuduğu rivayet edilir(Müslim, “Ṣalâtü’l-ʿîdeyn”, 14, 15; Nesâî, “Ṣalâtü’l-ʿîdeyn”, 12; İbnKesîr, IV, 260)

* Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık. Ve bizim buyruğumuz tektir, göz açıp kapayıncaya kadar olup biter. Kamer 49,50

55.Rahman

Bunun sûrede otuz bir defa tekrar edilen, “Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?” meâlindeki hitabın insanlara ve cinlere yönelik olmasından kaynaklandığı söylenebilir. Sûrenin baş tarafında insanın ve cinlerin yaratılışından söz edildikten başka (âyet 14-15) daha sonra da insanlara ve cinlere birlikte hitap edilir (âyet 31-36).

Tabiatın yaratılışı ve işleyişini, insanların ve cinlerin hizmetine verilişini, Allah’ın huzurunda mükellef tutulan bu iki türün âhiret âlemindeki hayatını konu edinmiştir.Rahmânsûresi, Kur’ân-ı Kerîm’de sûre başlarındaki besmelelerle birlikte 169 defa tekrarlanan ve her şeyi kuşatan ilâhî rahmeti remzeden “rahmân” ismiyle başlar; Allah’ın azamet, kerem ve lutuf sahibi oluşunu ifade eden “zü’l-celâli ve’l-ikram” ismiyle sona erer. Mekke döneminin sonlarında nâzil olduğu anlaşılan Rahmânsûresi uyarının yanında düşündürücü, özendirici ve ufuk açıcı hitapları, gönülleri etkileyen lafız ve mâna sanatlarıyla sevgi, esenlik ve barış dini olan İslâm’a çağrısını bir defa daha tekrarlar.

Câbir b. Abdullah’tan nakledilen bir rivayete göre Hz. Peygamber ashabına Rahmânsûresini okumuş, onların sükût etmesi üzerine de, “Ben bu sûreyi kendilerine mahsus gecede cinlere okuduğumda sizden daha güzel bir karşılık verdiler. ‘Rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?’ âyetlerine geldiğim zaman onlar, ‘Hayır, ey rabbimiz, senin nimetlerinden hiçbirini inkâr etmeyiz, hamd ve şükür sana mahsustur’ dediler” buyurmuştur (Tirmizî, “Tefsîrü’l-Ḳurʾân”)

*“küllü men aleyhâfân” (Yeryüzünde bulunan her canlı fânidir) Rahman 26 bu ibare,Osmanlılar’da mezar taşlarına yazılması âdet olan ibareler arasında yer alır.

56.Vakıa                                                                                                                   

Adını “mutlaka gerçekleşecek olan şey” anlamına gelen ve sûrenin birinci âyetinde geçen vâkıa kelimesinden alır.

Vâkıasûresi, Resûl-i Ekrem’e diğer peygamberlere verilen ilâhî kitaplara Kur’an’dan tekabül eden sûre gruplarından fazla olarak inzâl edilen “mufassal” sûreler içinde yer alır. Abdullah b. Abbas’tan rivayet edildiğine göre Hz. Ebû Bekir, Resûlullah’a erken sayılacak bir yaşta saçlarına ak düşmesinin sebebini sorunca o da, “Beni Hûd, Vâkıa, Mürselât, Amme yetesâelûn ve İze’ş-şemsüküvviratsûreleri ihtiyarlatmıştır” cevaben vermiştir (Tirmizî, “Tefsîr”, 56/6; İbrâhim Ali es-Seyyid Ali Îsâ, s. 322). Bu sûrelerin ilkinin geçmiş peygamberlerin çetin mücadelelerinden, diğerlerinin kıyametin kopması ve âhiret hallerinden bahsetmesi dikkat çekicidir. Hz. Peygamber’in sabah namazlarında Vâkıasûresini okuduğuna dair rivayet sahih kabul edilmiştir (Müsned)

*Ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa biz miyiz bitiren? Dileseydik onu kuru bir çöpe çevirirdik de şaşırır kalırdınız: "Doğrusu çok zarara uğradık!Daha doğrusu büsbütün mahrum kaldık" (derdiniz). (Vakıa 63-67) 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi