Kimler Ders Çıkaracak
Şimdi kalkıp “olan nedir” sualine Müslümanca ve insanca cevap aramak durumunayız.
Olan nedir; doğal afetlerden biri olan deprem… “Niye olmuştur” sorusu hâşâ bize düşmez. Lakin nasıl oldu, neden bu kadar yıkıcı oldu, ne sebeple bu kadar kayıp oldu, tedbir yeterli miydi, öncekilerden ders almadık mı gibi soruları sormak üzerimize vacip. Elbette ki bu sorulara “ne yapmalıyım” sualini de eklemek gerekecek.
İlgili sorulara ilgili ilgisiz herkes kendince bir cevap veriyor. Herkes neden bu kadar ve bilgisi olmadığı halde hangi hakla böyle konuşuyor mevzu da ayrı bir mesele. Bu da kalsın şurada lakin kim hangi dersleri çıkaracak konusu ziyadesiyle mühim olsa gerek. Topyekûn bir bilinç ve karar düzeyinde herkesin ders çıkarması gerekir netliğinden başlayarak…
Millet olarak ders çıkarmalıyız; mütevekkil ve gayretkeş bu necip millet her türden felaketle, savaşla, ihanetle, yoklukla sınandı. Allah bilir ya sınanmaya da devam edecek. Dünden daha hazırlıklı dünden daha bilinçli dünden daha duyarlı bir millet hayatının inşası, ihyası, canlı tutulması elzem. Çatlak kimi sesler, bu topraklara ait olmayan kimi zihinler, sığ ve bozuk düşünceler olacak olmasına da milletin oluşagelmiş genetik ve kültürel kodları sapasağlam kalmalı.
Bu vesile ile inancımızla, ibadetimizle, dinimizle kavgalı olan kafalar da ders çıkarmalı. Bu öfkeniz, bu tahammülsüzlüğünüz nereye kadar sürecek? Ders alacağınız yok da azıcık insaf, azıcık vicdan hani dindar dediğiniz kesimden beklediğiniz hoşgörünün birazı…
Kutuplara hem de en uçlara savrulmanın neticesi gücümüzü, enerjimizi sömürüyor. İdeolojik saplantılara gark olmuş bakış açıları da ders çıkarmalı.
“benim yaptığım doğrudur, öteki zaten yoktur, olsa da yanlıştır” hükmüyle olaylara bakan göz de ders çıkarmalı değil mi? Tam da burada devletin gücünü ya da kişiler üzerinden kurumların ederini hiçe sayan, şahsi kabullerini kurumların üstünde gören bir anlayış yekûn düşünüldüğünde bizi zayıflatan bir duruşun da kendini kontrol etmesi gerekiyor.
Sosyal medya ders çıkarır mı bilmiyorum gerçi sosyal medya dediğimiz de insanların kullanımında. Ona ne söyletirsek onu söylüyor ve “yalan” sosyal medyada çok daha hızlı yayılıyor ve büyüyerek çoğalıyor. Yalancılar siz ders çıkaracak mısınız?
Ey bizi yönetenler, yerelinden geneline karar vericiler; verdiğiniz kararların hatalı olduğunu görünce hatayı kabul edip düzeltmeye çalışmanın da erdemin bir şubesi olduğunu unutmuş olamazsınız değil mi? Girdiğiniz şu eş, dost, ahbap çavuş, yakın arkadaş ilişkilerinin işinize müdahil olmasına izin vermeseniz ve siz “benim işimi gör de ben de seni göreyim” basitliğindeki çıkarlarına bakan iş yürütücüler, çeki düzen verseniz halinize.
İnşa edilen binanın kim neresine ne kadar müdahil ise sorumluluğunu ihmal eden ne kadar insan varsa, hepiniz ders çıkardınız değil mi?
İnsanın ne kadar aciz olduğunu, biriktirdiğimiz onca eşyanın, evin barkın, kirletmeye kıyamadığımız binitlerin saniyeler içinde elimizden kayıp gittiğini görmek de bize düşüyor değil mi? Geçici ve süreli bir dünyanın misafirleri olarak öte dünyanın varlığını bilinç düzeyinde yeniden idrak etmeliyiz.
Tüm olan bitene rağmen işine gücüne bakan, isim ve etiket peşinde olmadan, gücü neye yetiyorsa “iyi” iyi olduğu için yapanların v arlığı da ders çıkarmak isteyenlere vesile. Konuşan değil iş yapan, yaftalayan değil destek olan, iftira atan değil omuz verenlerin coğrafyasında olanlar ders çıkardıkları kadar ders vermeyi de bilir.