İtinayla çocuk yetiştirilir
15 tatilin bitmesiyle veliler rahat bir nefes aldı(!) Çocuklar yeniden ait oldukları, günlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri yere yani okullara döndüler. Özellikle çalışan anneler için okulların tatil olması neredeyse bir kâbus olarak nitelendiriliyor. Onlara kalsa hafta sonları hariç yılın geri kalan her günü okul olmalı.
Yakında uygulanmaya başlanacak olan torunlarına bakan büyükannelere maaş projesi bir yönden ülkemizdeki gelişmeyi bir yönden ise içine düştüğümüz trajikomik hali ortaya koyuyor. Şöyle ki; olumlu tarafından bakarsak artık kadınlarımızda çalışma hayatının her alanında kendine yer buluyor. Çalışan annelerin en büyük sıkıntısı olan çocuklarını emanet edebilecek güvenilir liman olarak da devreye büyükanneler sokuluyor. Üstelik bunu zaten büyük bir şevkle gönüllü olarak yapan büyükannelere küçükte olsa bir jest yapılıyor. İşin trajik yanı ise o elleri öpülesi büyükannelerin evlatları memleketlerini terk edip büyükşehirlerin yolunu tutalı çok oldu…
Bu projenin hedef kitlesi hala geleneksel yapısını sürdürmeye çalışan Anadolu değil. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirler. Peki, büyükşehirlerde bu proje nasıl uygulanabilecek? Aynı şehirde yaşayan büyükanne ve çocukların çoğunluğu şehrin farklı semtlerine dağılmış durumda. Anne sabahları çocuğunu büyükanneye bırakasıya kadar edeceği masraf ve zaman kaybını göze almak yerine kreşi tercih edebilir. Büyükannelerle aynı evde yaşamak mı? Maalesef o treni kaçıralı çok oluyor. Seksenlerin ortalarından itibaren geniş aileler dağılıp, küçülerek çekirdek aileler kurulmaya başlanmıştı. Günümüzde bu gelişme(!) çeşitli istisnalar dışında ülke çapında şehirlerin hepsinde yaygınlaşmaya başladı.
Doksanların sonundan beri de çekirdek aile neredeyse bir devlet politikası haline getirildi. Artık büyükşehirlerde 3+1 evler lüks sınıfına giriyor. Yanlış inşaat politikası nedeniyle her tarafta mantar gibi 2+1’ler 1+1’ler bitmeye başladı. Sözüm ona muhafazakâr bir şehir olarak nitelendirilen Konyamızda bile 3+1’den çok 2+1’ler yapılıyor. TOKİ bile ucuz konut ayağına 2+1’lere ağırlık verirse uyanık müteahhitlerin tabi ki önüne geçilemez. Yatak odası, çocuk odası ve oturmak için salon derken büyük anneye yer kalmıyor ki. Filmlerde gördüğümüz batıdaki sosyal hayatı biraz geriden takip ediyoruz. Bu 2+1 mantığı devam ettiği sürece bir süre sonra 18 yaşına gelmiş çocukların ayrı eve çıkması da doğal karşılanmaya başlanacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her sözünü halkın büyük bir kesimi dinliyor. Fakat her seçimde Erdoğan’a ve hareketine destek veren kitle bile Cumhurbaşkanının en az üç çocuk söylemini duymazdan geliyor. Çünkü modern yaşantımızda(!) üç çocuğa yer yok. Çalışan annelerin büyük bir kısmı bir çocukla yetinirken, çalışmayan anneler bile iki çocuğu yeterli buluyor hele biri kız-biri de oğlan olmuşsa…
Büyükanneye çocuk bırakılmamasının bir başka gerekçesi de çocuğun yaşıtlarından geri kalması endişesi. Akranlar 2-3 yaşında kreşte İngilizce öğrenmeye başlarken geleneksel büyükanne terbiyesiyle yetişen çocuğun ilerleyen dönemde okul hayatında rakiplerinden (eğitim dünyasının zorlu yarışında arkadaşa yer yok) geride kalacağını düşünen çok sayıda bilinçli anne-babalar var. Sanki kendileri veya anne-babaları yedi göbek kreşte yetişmişler gibi.
Bundan 20-30 yıl sonra TV ve gazetelerde şöyle reklamlar görürsek şaşırmayın “Çocuklarınız 1 yaşından itibaren lise öğrenimleri bitesiye kadar itinayla yetiştirilir. İster hafta sonu, isterseniz de sizin izin günlerinizde ne zaman isterseniz çocuğunuzla görüşebilirsiniz, canınız ne zaman isterse sevebilirsiniz. İnternet üzerinden de 24 saat takip edebilirsiniz. Diğer zamanlarda uzman kadromuzla biz itinayla yetiştirmeye devam ederiz.”
Biraz ütopik mi geldi. Bence gelmesin bundan 20-30 yıl önce huzurevlerinin de bu kadar yaygınlaşacağı tahmin edilmiyor, sadece hasta ve kimsesi olmayanlar kalır zannediliyordu. Şimdi günümüz modern hayatında yeri kalmayan büyükanne ve babaların bırakılması doğal karşılanıyor.