İskân ve irfan
İskan, malumunuz olduğu üzere, yaşanılan mekanların iyileştirilmesine yönelik yapılan çalışmaların bütününü ifade eden bir kavramdır.
Yerleşim anlamında daha geniş bir kullanım alanının olduğunu da ifade edelim.
İnsanların yaşadıkları mekanların iyileştirilmesine yönelik yapılan çalışmalar, bir anlamda medeniyetin gelişim sürecindeki bir basamaktır.
Evler iyileştirilir, yollar iyileştirilir, sokaklar iyileştirilir, şehirler iyileştirilir ve hulasa insanın bulunduğu her ortam yeniliklerle güzelleştirilir. Bu çalışmaların tamamı iskâna yönelik çalışmalardır.
İnsana hizmet eden kurumlar açısından iskân meselesine baktığımız zaman karşımıza binalar, odalar, servisler ve hizmet için gerekli araçlar çıkar.
Bunların iyileştirilmesi için kurum idarecisi tarafından yapılan bütün çalışmalar iskâna yönelik çalışmalar olarak kabul edilir.
Hem yaşanılan çevre açısından, hem de hizmet verilen mekanlar açısından yapılacak iyileştirmeleri iskân çalışması olarak kabul ediyorsak, irfanın bu yazıda işi ne?
İrfanın yükü ağır ve yolculuğu yavaş olur. Hedefine yavaş yavaş ama sorunsuz ilerler. İrfan bilmek demektir ve bilgi de kıymettir. Kıymetin ise ağırlığı yerli yerindedir. Herkes onu yanında taşımaya tahammül edemez.
Bu yazı bile irfanı sonradan yanına aldı, gördüğünüz gibi.
Bir aforizmamız olsun dersek şunu söyleyebiliriz: İskana yönelik çalışmaları herkes yapar ama irfana yönelik çalışmaları kaygı sahibi olan gönül insanları yapar.
İrfan meselesi mevcut bilgisi (bilgisizliği) ile bu kalemin sahibinin içinden çıkabileceği bir mesele değildir ama çalışılan ortamlarda irfan kaygısını güdecek olan insanların başında idarecilerin gelmesi gerektiğini söylemek de, kimsenin karşı çıkacağı bir hüküm değildir.
İrfanın, Allah’ı tanıyıp bilme, kulluğun gereğini yapabilme boyutunu bir kenara bırakacak olursak, insanlık için gerekli güzel hasletlerin neler olduğunu hususunda bilgi sahibi olunmasının yolu güzel ahlaka çıkar.
Bu sözlerle meseleyi, iskân çalışması yapmak mecburiyetinde olan idarecilerin irfan noktasında da çalışmak mecburiyetinde olduklarına getirmeye çalışıyorum.
İskân her canlı için gereklidir ama irfan insan için gereklidir. İdarecilerin hizmet mekanları kurumlardır ve kurumlar fiziki ortamlardan oluşur.
En güzel şekilde tefriş edilmiş, hiçbir ihtiyacın gözden kaçırılmadığı, göze en güzel şekilde hitap eden çalışmaların yapıldığı bir kurumda irfan hak ettiği yeri alamamışsa, bir şeyler yanlış gidiyor demektir.
İnsana hizmet verecek olan insandır ve insanın insanlığından kaynaklanan ihtiyaçlarının bilinmesi, irfanın önemli bir boyutunu oluşturur. İnsan tatlı söz duymak, güler yüz görmek ister çalıştığı ortamda.
Masasının her türlü ihtiyaçlarını karşılayacak modernlikte olmaması, yaptığı işe yönelik küçük bir teşekkürden ya da bir güler yüzden yoksun olması kadar dokunmaz çalışana.
Çalışanın masasının güzel olması iskân çalışmasıdır. Emeğine kıymet verilmesi ve hiç olmazsa bir güler yüz gösterilmesi ise irfan çalışmadır.
İrfanı gözden çıkaran idarecilerin despot insanlar olacaklarına hiç şüphe yoktur. Bu insanların yapmış oldukları iskân çalışmalarının hiçbir kıymeti yoktur.
Masalar iyileşir, sandalyeler konforlaşır, cam çerçeve değişir ama bu arada insana hizmet edecek insanın içi boşalır, şevksiz bir heyulaya döner.
Asık suratlı bir idareciniz ve çok güzel bir çalışma masanız olmasını mı istersiniz, yoksa güler yüzlü bir idareciniz ve işinizi görebileceğiniz bir masanız mı olmasını istersiniz, sorusuna cevap arayan bir idareci, iskânı önceliyor ise birinci kısmı seçecektir.
Önceliği irfan olan ve bilmenin kendisine kıymet verdiğini bilen bir idarecinin tercihi ise, elbette ikinci şık olacaktır. “Mârifet iltifata tabidir” diyen atalarımız, aslında insanın emeğine kıymet verilmesi gerektiğini ve bu bilgiye de idarecilerin sahip olması gerektiğini ifade etmeye çalışmışlardır.
“Aç katık aramaz, uyku yastık aramaz” diyen ak saçlılar, burada da teferruattan ziyade ana beklentilerin karşılanması gerektiğini ifade etmeye çalışmışlardır.
İnsan gönül sahibidir ve gönlünün alınması, kendisine yapılacak en büyük iltifattır. Gönül alma bilgisi de, idareciler için en güzel irfan örneklerinden biridir.
İskânı ve irfanı aynı potada eritebilen idareciler kurumları için en büyük zenginliktir.