Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla İnsanı güzelleştiren şey

İnsanı güzelleştiren şey

Güzelleşmek deyince; kimimizin aklına görsel yönden iyileşmek, kimimizin aklına davranış yönünden gelişmek, kimimizin aklına da ahlâki yönden olgunlaşmak gelir.

Aklımıza gelenlerin hepsi doğrudur.

Her güzelleşme, güzelleşenin kendine de muhatabına da katkı sağlar, katık sağlar ve katılığı alır; insanı da ortamı da yumuşatır.

Güzelleşmek türlüdür, güzelleşmenin yolları da türlüdür ama bu yollar pütürlüdür, gayret gerektirir.

Görsel güzelleşme, yardımını biraz tıptan, biraz egzersizden, biraz da zamandan alır. Estetik ameliyatlar, cilt bakımı için uygulanan envai çeşit yöntemler, binbir çeşit spor dalı görsel güzellik için seferber edilirken, zaman da insanın görüntüsüne güzellik katmaktadır.

Kötü yapılmış ameliyatları, vurdulu kırdılı sporları, gençliği alıp götüren zamanı, mevzunun başka olması nedeniyle yazımıza dâhil etmiyoruz.

Davranış yönünden güzelleşmek, insanın şahsiyet sahibi olması ve kendine özgü ilkeli tavırlar geliştirmesiyle gerçekleşmektedir.

Faydayı çoğaltma, zararı azaltma çabası insanın davranışlarını güzelleştirmede önemli bir yere sahiptir.

Yaşadığımız şu zor günler, tam da bu güzelleşme için fırsat günleridir.

Sizi ne sevindirir, sorusuna güzel insanın cevabı, sevindirebilmek, olur.

Ahlaki yönden olgunlaşmak, bir başka güzelleşme yoludur. Hayatı dünyadan ibâret zannetmemek, ukbayı akıldan çıkarmamak ahlâki olgunlaşmanın temel taşıdır.

Ahlâkın sağlam bir binaya dönüşmesi, ukba için dünyayı güzelleştirmekten geçer. Ve bu yolla da insan güzelleşir.

Güzelleşmeye bakışın çeşitliliği kadar güzelleşme yolları da çeşitlidir. Bunların hepsini sayabilmemize imkân yok. Bu yazı özelinde, biz gözümüzü güzergâhımıza çevirmek zorundayız.

İnsanı güzelleştiren en güzel şey; yolumuz mihnete çıkmasın diye minnet hesabını açtırmamaktır, diyoruz. Bu yazının güzergâhı budur.

Minnet; insanın görüntüsüne, örüntüsüne, diline, fiiline, ahlâkına, ahkâmına, makâmına, mekânına, ağzının tadına ve lezzetine karşı büyük bir belâdır.

Dik duruşu ile görselini güzelleştiren insan, minnet yükünün altına girmişse dik duramaz olur.

Haksızlık karşısında eline mesâi yaptıran insan, minnet hesabını açtırmışsa hiçbir zulüm kapısını kapatamaz olur. Hele bu zulüm, minnet duyduğu kişinin eliyle oluyorsa, minnet duyan, değil eline, diline bile mesâi yaptıramaz olur.

Davranış yoluyla insanı güzelleştiren şahsiyetli duruş, minnetin gelişiyle ortadan kaybolur.

Minnetin yolu mihnete çıkar. Bu mihnet, güzelleşmenin önündeki en büyük engeldir ve bu engeli yoldan çekip çıkarmanın, kenara koymanın da imkânı yoktur.

Minnet, zillet odasının kilitli kapısıdır. Bu kapıdan girenin hissesine düşen, bir araya gelemeyen iki yakasıdır.

Minnet duyanın iki yakasını bir araya getirecek olan da, minnet duyulanın zebâni tayfasıdır. Güçlü olan ve alacaklısından hesap soran birinin muhatabına tavrını hatırlayın…

Ahlâkı güzelleştiren çabanın temeli, Allah’tan başkasına minnet etmemeye, dünya menfaati için ukbayı berbat etmemeye dayanır.

Menfaat temini, hak arayışı değil, haksız bir kazancın ayyaşlığıdır. Hak arayışı, hiçbir zaman menfaat mücâdelesi değildir.

 Hak ile menfaati aynı terâzide tartamazsınız. Hak temizdir, menfaat kirlidir.

Menfaat için yüklenilen minnet, insanın güzelliğine en büyük yüktür. Ve bu yük her yükten büyüktür.

Güzelleşme kaygısı görselliği, davranışı, ahlâkı, şahsiyeti, özgünlüğü, özgürlüğü ve hülâsa insanı güzelleştiren birçok iyi şeyi içeriyorsa, güzelleşme yolunda devam edecek insanın yapacağı en önemli şey minnet sapağına dönüp de yolunu değiştirmemesidir.

Minnet yolu otoban gibidir ama mâliyeti gişelerde belli olur.

Minnet hesabını açtırmayan insan dik duruşu ile görüntüsünü korur, haksızlığa dur diyerek şahsiyetine sahip çıkar, menfaat arayışı ile değil hak mücâdelesi ile yüreğini ortaya koyar ve gök kubbede hoş bir seda bırakmanın kulpundan tutmuş olur.

Merâmımızı tekrar edelim:

İnsan güzelleşmek istiyorsa, minneti istememeli, minnet ile gelenin mihnete döneceğini bilmeli; güzel kalmak istiyorsa minnet hesâbını açtırmamalıdır.

Duamızı da unutmayalım.

Rabbim bize, kendisinden başkasına minnet hesâbını açtırtmasın ve bizi minnet yükünün altında bırakmayacak güzel insanlarla da aramızı açmasın.

Yaşadığımız şu zor günler için ise duamız Ak Saçlıların duası olsun:

Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin. Virüse düçar olmuş insanımız için hastanelerde canhıraş bir mücadele veren kardeşlerimizin başını eğdirmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi