İHTİYACIMIZ SADECE SAĞDUYU VE SÜKÜNET
İşler yolunda giderken, iyi işler çıkarırken birdenbire her şeyi tersyüz ederek başa dönmek ve kendi ayağımıza kurşun sıkmak galiba karakteristik bir özelliğimiz. Zor kazanıyor, kolay kaybediyor, çabuk unutuyoruz. Daha dün toplumsal ve ekonomik gelişimi gıpta ile izlenen,
-Krizden olumsuz etkilenmesi beklenirken, kriz ortamından fırsatlar çıkaran,
-Krizin ortasında (2011 yılı) Çin’in ardından dünya’nın en hızlı büyüyen 2. Ekonomisi olan,
-İhracat pazarını çeşitlendirip rekor üzerine rekor kıran,
-Parasından 6 sıfır atıp, itibar sorunu yaşayan parasına itibar kazandıran,
-İşsizliği azaltıp, kaderi haline gelmiş enflasyonu tek hanelere indirip sorun olmaktan çıkaran,
-IMF’ye son borç taksidini ödeyip, Düyun-u Umumiye ile başlayıp 139 yıl süren bir devri kapatan,
-Bölgesinde adı artık istikrar ile anılan ve
-Henüz bir ay öncesinde art arda 3 ayrı rating kuruluşu tarafından notu arttırılarak yatırım yapılabilir ülke standardını yakalayan ülkemizde ne oldu ve ne değişti de ortalık bir anda karışıverdi.
Meydanlar dolmuş ve piyasalar bir miktar karışmış olsa da aslında değişen bir şey olmadı. Zira sağlam kurumları ve sağlam ekonomik yapısı ile Türkiye artık güçlü bir ülke. 2001 yılından bu yana kriz yaşamıyoruz ve her geçen yıl biraz daha güçlendiğimizi de hissediyorduk. Bu krizle birlikte artık çok daha net bir şekilde anladık ki, Türkiye artık eski Türkiye değil. Evet, piyasalar bir miktar çalkalandı, eylemlerin başladığı ilk gün borsa %10 düştü, döviz hareketlendi. (gerçi piyasayı belirleyen üç merkez bankası başkanının tahvil alım miktarını azaltarak para basmayı aşamalı olarak sonlandıracakları yönünde yaptıkları açıklamaların dövizin yükselişin de önemli payları vardır ve bu yükselişi sadece meydanlarla İlişkilendirmek doğru değildir.) Yurtdışı tur operatörlerinin rezervasyonlarında bir miktar iptaller oldu, ancak dün borsa kaybının yarısını geri aldı, Merkez bankasının müdahalesi ile dövizdeki yükseliş durduruldu ve taşlar tekrar yerine oturmaya başladı. Bu kritik dönemde ihtiyacımız olan sadece biraz sağduyu ve sükûnet.
Ülkemiz artık çok daha güçlü, yeter ki eski alışkanlıklarımız nüksetmesin, yeter ki, ayağımıza kurşun sıkmayalım. Kardeşlik türküleri söylediğimiz, tarihimize geri döndüğümüz şu dönemde tek ihtiyacımız olan biraz sağduyu ve sükûnet. Kriz Yunancada (crısıs) hastalığın dönüm noktası demektir ve her dönüm noktası risklerin yanında fırsatlar da içerir. Kriz atlatma hususunda tecrübesinden şüphe duymadığımız ülkemizin bu krizden de toplumsal feraseti, sabrı ve sağduyusuyla bir hayır çıkaracağından şüphe duymamalıyız.