HİNTLİLER NEDEN TÜRKÇE ÖĞRENİYOR?
“Bir lisan bir insan iki lisan iki insan” sözüyle yazıma başlamak istiyorum. Bir yabancı dil birkaç sebepten öğrenilir. Bir ülkenin maddi durumunu, ekonomisini, tarihini ya da kültürünü merak ediyorsak o ülkenin dilini bilmek zorundayız.
Her ülke kendi ekonomisini; ithalat ve ihracat ile ticaret merkezlerini veya diğer sektörlerini güçlendirmeye gayret göstermektedir.
Teknoloji gelişince ülkelerin birbiriyle iletişim kurması çok kolay oldu. Bazı işler artık robortlarla halledilebiliyor. Amma bilim insanlarının ihtiyacı gün geçtikçe artıyor.
Özellikle birden fazla yabancı dil öğrenme oranın eskiye göre daha arttığını görüyoruz. Yabancı dil olarak Hintliler neden Türkçe öğreniyor? sorusunun cevabı Hindistan’da geçen yaptığımız bir röportajdan aldık.
Bu röportaj Jamia Millia İslamia Üniversitesi Yeni Delhi’de Türk Dili ve Edebiyatı okuyan öğrenciler ile yapıldı. Öğrencilerin çoğu aynı cevabı vermişler.
- Türkçe öğrenmek yeni bir dilbilimsel bölgeye giriş yapmak demektir.
- Türkçe doğu ve batı arasında bir köprü gibidir.
- Türkçe matematik gibidir.
- Türkçe öğrendikten sonra orta Asya’da dilleri biraz gayretle kolayca öğrenebilirsiniz.
İlgi alanınız tarih ise 600 senelik dev gibi bir devlet sizi bekliyor. Çünkü bu parlak ve geniş devlet üzerine araştırma yapmak için çok sayıda malzeme bulacaksınız. Hindistan’da Türkçe öğretimi çok geç başladı. Halbuki bu topraklarda Moğol devletinin kurucusu Babür Şah Çağatayca kullanıyordu. Babür Şah tahta çıkışından tutun da tahttan inişine kadar başından geçen bütün olayları Çağatay Türkçesiyle anlatmış, Babürname’yi Çağatay Türkçesiyle yazmıştır.
Türk edebiyatında bir edebi akım olarak ortaya çıkan Şebk-i Hindi tarzı da Hindistan’a aittir. Daha önce Hindistan’da kullanılan Farsçanın ve şimdi kullanılan Urducanın Türkçe ile büyük bir ilgisi vardır.
Türkçe öğrenip bir işe girmek veya öğretmenlik yapmak yönünden bizim şansımız diğer ülkelere göre daha fazladır. Bu yüzden Khaliḳurrahman ile Ebu Hassan, Türkçe öğrenelim işimizi kolaylaştıralım gibi ifadelerde bulundular.
İlk eğitimimi medresede tamamladığım için Tıp ve Mühendis Bölümümlerine girme şansım yoktu. Bu nedenle Arapça, Türkçe, Farsça ve İlahiyat bölümüne başvurup sınava girdim. Türkçe ve İlahiyat bölümünü kazadım. Türkçe Hindistan’da yeni bir dil olduğu için Türkçe’yi seçtim. Türkçe öğrenip Türkiye'ye gelip iyice Türkçe'yi, Türk kültürünü, sanatını, yakından tanımak istedim.
Çünkü Hidistan’da diğer dillere göre Türkçe ile geniş alanlarda araştırma yapılabilir diye düşünüyorum.
Moğol Dönemi’ne dönünce Moğol ve Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler hakkında araştırmalar yapıp tarih açısında düyaya büyük bir hazine verilebilir. Çünkü 17. yy. ve 19 . yüzyıllarda Türk ve Hint halkı neredeyse aynı açılarda hayat sürdürdüler. Gerek edebi gerek mimari gerekse İslam tasavvufu olsun, Hindistan ile Türkiye arasında büyük bir benzerlik görüyoruz. Hatta Anadolu’nun büyük mutasavvıfı Mevlana Celaluddin’den birçok Hindu şair ve yazarın etkili olmasını, onların şiirlerinden anlıyoruz. İşte yukarıda bahsedilmiş unsurlar Türk dilini seçmesinin sebebi olduğunu ifade etmiş Muhammed Yasir.
Türkiye denince Osmanlı İmparatorluğu, Atatürk, Fatih Sultan Mehmet, İstanbul şehri ilk aklımıza geldiği için Türkçe öğreniyorum. İkinici sebebi ise hilafetin orada kalmasını sebep olarak görüyoruz. Bana kalırsa ben hilafetin yıkılması hepimizin zararı olarak görüyorum. Çünkü hilafetin kaldırılmasıyla Filistin, Mısır ve Suriye olmak üzere gibi diğer İslam coğrafyası çok zor durumlara düştü. Ben o yüzden Türkçe öğreniyorum. Aynı zamanda Türkçe öğrenmek, Batılı ve Asyalı kütürüne aşina olmak demektir gibi şeyler söylemiş Muhammed Şahnawaj Alam Usmanī.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; Hindistan öğrencilerinin merak ettiği alan Hilafet-i Osmaniye’dir. Çok merak ediyorlar ve hilafetin yıkılmasını da kendileri için de bir zarar olarak görüyorlar. Son olarak, herkesten duyduğum şu cümleyi de yazayım “Keşke hilafet yıkılmasaydı. Bugün Müslümanların kaderi bambaşka olurdu’.