Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Haydi Hayırlısı…

Haydi Hayırlısı…

Nasip olursa bu Pazartesi gününden itibaren her Pazartesi, çok önemli mazeretler dışında (hastalık vb.) düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla paylaşmaya başlıyorum.

Her şeyin başlangıcı zordur, hele yazmak üstelik sorumluluk bilinciyle yazmak daha da zordur, ama bir yerden bir şekilde başlamak gerekiyordu, kısmet bu günmüş.

Kıymetli bir dostum aracılığıyla Yeni Haber Gazetesinde yazı yazmam teklif edildiğinde, önce kabul edip etmeme konusunda kısa bir kararsızlık yaşadım, çünkü ciddi bir sorumluluk altına gireceğimi düşündüm. Fakat daha sonra değerli okuyucularıma zerre kadar bile faydam dokunursa ve düşünce ufuklarında fazladan bir kanat çırpmalarını sağlayabilirsem kendimi amacıma ulaşmış hissedeceğimden, yazmaya karar verdim. Peşin peşin belirteyim ki, tüm hatalar benim tüm artılar kıymetli okuyucularımındır.

İlk yazım olması nedeniyle, bundan sonraki yazılarımın genel teması hakkında bilgi vermemin, okuyucularım açısından daha yararlı olacağını düşünüyorum. Şöyle ki, yazılarım genel olarak her şeyden önce ekonomi ağırlıklı olacak. Özellikle Türkiye ekonomisindeki gelişmelerle olası etkilerin analiz edilmesi yanında, Dünya ve Avrupa Birliği ekonomilerinin gelişim süreci değerlendirilecek. Bunun da ötesinde tabi ki Konya ekonomisinin, sanayisinin olumlu ve olumsuz tarafları, sorunları, çözüm önerileri yer alacak. Yer yer, ölçek olarak Konya’dan daha küçük iller ile aynı grupta yer alan iller, çeşitli ekonomik açılardan karşılaştırılarak çıkarımlar yapılıp, kamuoyunun takdirine sunulacak. Fakat hangi konuda olursa olsun dile getirdiğim tüm yorumların, objektif olacağının bilinmesini isterim. Ayrıca yazılarımı takip eden değerli akademisyen ve başta sosyal bilimler fakültesi öğrenci okuyucularım olmak üzere tüm takip edenlerin de dikkatini çekmek adına, bazen yazımın sonunda değindiğim konularla ilgili küçük sorular sormayı ve sözün gözü başlığı altında derin mesajlar içeren ifadeler kullanmayı, şayet verim alır ve olumlu dönüşler olursa da, devam etmeyi düşünüyorum. Aynı zamanda yazılarımla ilgili hakaret ve saygısızlık içerikli yorumlar hariç her türlü yapıcı eleştiriye, katkıya açık olduğumu, sanırım vurgulamama gerek yok.

İlk yazıma dünya ve ülkemiz ekonomisini ilgilendiren bir konuyla başlayalım. Sonraki yazılarımda ekonomiyle ilgili konuları gündemdeki önemine göre gerektiğinde daha derinlemesine açıklayacağım.

Türk Lirası Ocak 2015’ten bugüne kadar %50$ ve %50€ toplamından oluşan ortalama döviz değeri karşısında yaklaşık %3 oranında değer kazanmış durumda. Peki, böyle bir durum, doğuracağı sonuçlar bakımından düşünüldüğünde ekonomimiz açısından olumlu bir gelişme mi? İlk bakışta düşünüldüğünde paramızın değerinin yükselmesi sevindirici bir sonuç olarak görülse bile, biraz derine inince tabir yerindeyse kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Paramızın değerlenmesi döviz kurunun düşmesi demek, bu da ithalat yapma gücümüzün artması, yani Türk Lirasına göre ithalatın ucuzlaması, kolaylaşması anlamına gelirken, bu sonuç aynı zamanda ihraç ettiğimiz ürünlerin ise yabancı alıcılara göre daha pahalılaşması demek, daha da açık söylemek gerekirse uluslararası rekabet gücümüzün zayıflamasıyla eş değer bir anlama geliyor. Bu durumda merkez bankası dış piyasada rekabet gücümüzü düşürmemek için, geç kalıp kalınmadığı ve yeterliliği tartışılsa da faiz kozunu kullanarak müdahale etti, doğrusunu da yaptı. Nitekim buna bağlı olarak ortalama döviz kuru değeri ve kur kaynaklı rekabet gücümüz biraz olsun yükselmiş oldu. Yoksa dış piyasada azalan rekabet gücümüzü, kısa dönemde ürünlerimizin niteliğini artırarak giderme olanağımız imkansızdı. Merkez Bankasının faiz oranına müdahalesi sonucu, önemli derecede petrol fiyatlarının düşmesine bağlı olarak 2014 yılında bir önceki yıla göre Gayri Safi Milli Hasılanın % 7.9’dan %5.0’e düşürme başarısını gösterdiğimiz, cari açık oranının kısmi de olsa artmasının önüne geçilmiş oldu.

Soru: Döviz kurunun yükselmesi, ihracatı artırır. O zaman döviz kuru sürekli yükselsin mi? Neden?...

Sözün Gözü: Çalış, başarı mutlaka seni bulur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal Arşivi