Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci HAY SENİN TARZINA!

HAY SENİN TARZINA!

Bu halk çok çekiyor medyatik şov ve maymunlardan. Halk da çekmekten memnun mu acaba? “Tarz” kelimesinden hatırladınız belki yazıya konu olacak naneyi. Bir garip yarışmanın garip isminden bahis açacağız.

            Adını ve yarışmanın yayınlandığı kanalı söylemek reklam mı olur düşünmeden pat diye söyleyeceğim; tam bir Show mantığıyla Show TV’de gündüz kuşağında “Bu Tarz Benim” adlı yarışma…

            Nasıl oluyor da hem bu kadar itici, saldırgan ve değerlerden uzaklaşıp hem de bu kadar dikkat çekip izleniyor? Medyanın canavarlaşmış hali ve onun kutsanmış sevimli çocuğu…

            Yarışma formatına göre; kendine bir yer ve zaman belirleyen yarışmacı o şekle göre giyiniyor, elbise, abiye, işte aksesuar, ayakkabı, çanta filan uydurup (onlar kombin diyor, nasıl bir uyduruk kelime ise artık) arzı endam ediyor.

Beş on kadar ergenliği aşamamış, sorsan çocukluğuna inmek gereken genç kız birbirlerinin giyimi hakkında ölesiye birbirlerine saldırıyor, haykırıyor, aşağılıyor ve nasıl olur da “gol atarım” karşımdakine çabasına giriyor. Hakaretlerin bini bin para, kaş göz hareketleri, dil çıkarmalar, omuz bükmeler, alay etmeler alıp başını gidiyor. Bir nanik yapmadıkları kalıyor neredeyse.

            Yarışmacılar daha doğrusu arenada birbirlerini parçalamak için salıverilmiş gladyatörler, patronların para babalarının keyiflerine keyif katmak için var güçleriyle eleştiri bombardımanına başlıyorlar. Kendilerine vaat edilen o şaşalı netice öyle döndürmüş ki başlarını, uyuşturucu verilerek kendinden geçirilen tetikçi gibiler.

            Programın sunucusu, güya jüri üyeleri, ışıklar filan hep modern bir arena tarzında kurgulanmış. Sunucu, kulaklığına gelen direktifleri ustalıkla zerk edip, oyuncuların daha da hararetle kavgaya girmelerini sağlıyor. Ayılanlar, bayılanlar, ağlayanlardan sonra örselenmiş, hırpalanmış, ötelenmiş bir zihin dünyası kalıyor geriye.

            Yıldız almak ve yıldız olmak peşinde uzun topuklu ayakkabılarıyla koşan genç kızlar, yücelterek değil aşağılayarak, özgün olarak değil harcayarak, beraber olarak değil bireyleşerek ve daha ötesi var olmak için yok ederek bir dünya oluşturma hevesindeler.

Önce kendi gibi olana, aynı tarafta olana yani yarışmacıya ezilen aday jüri önünde tekrar ve daha güçlü bir şekilde ezilmeye devam ediyor. Sonraki güne daha hırslı ve öfkeli olarak hazırlanmak üzere de pohpohlanıp gönderiliyor. Erkekle kadını kıyaslama derdine giren, kadının özgürlüğü için yel değirmenlerine saldıranlar, kadını kadına kırdıran bu programa neden ses çıkarmazlar?

            Peki, nedendir bu programın reyting savaşlarında kazandığı zaferler? Sokağımızda istemediğimiz bu figürleri nasıl oluyor da kadar ekranımızda bu kadar konuk ediyoruz? Ben nasıl oluyor da akşam işten eve dönünce kendi evimde bile bu programın açık olmasını engelleyemiyorum?

            Daha önceleri “Memedali Beey” tiplemesiyle fakir insanlara umut devşiren medya, gücün sahibinin “sistem” olduğunu haykıran duruşuyla bilgiyi sorgulayan Kenan modeli, ailenizin yarışmacısı Acun’a kadar gelen süreçte medyatik bir toplum modeli inşa edilmeye başlanmıştı çoktan. Lakin bu yarışma yani “Bu Tarz Benim” adlı proje yenidünya düzeninin ipuçlarını veriyor bize.

            Nedir bu projenin ilk verileri; harcamak. Birinci olmak için daha doğrusu vaat edilen ödülü alabilmek için başarılı olmana gerek yok, rakibini yok et ve kendine yer aç… Kendi yaptığın doğru ve güzel işlerden çok öteki olarak düşündüğün yarışmacıyı sahadan sil, ez geç kimse kalmadığı zaman zaten sen kazanacaksın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi