Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci HANGİ ŞİRKETİN HEDEFİNDEYİM

HANGİ ŞİRKETİN HEDEFİNDEYİM

Miladi takvime göre yeni bir yıl daha başladı. Hicrî takvimin inançlarıma göre daha uygun olduğunu bilsem de an olarak iki bin on beş yılında olduğumuzu kullandığımız takvim söylüyor bize. Kimimiz masasında, kimimiz duvarında yeni takvimleri kullanmaya başladık bile. Telefonlarımız zaten akıllı olduğundan onlara bir ayar gerekmiyor.

            Zamanı ölçmeye yarayan saat ve takvimi konuşacak değilim esasında, yazıya giriş olsun diye bir kapı bulduk kendimize. Yılsonları hemen herkesin dönüp o yıla an bile olsa baktığı zamanlardır. O yıl içinde başımıza ne geldiyse kısaca canlandırır, muhakeme ederiz. Benzer durum; firmalar, şirketler ve büyük ekonomik faaliyetler için de geçerlidir.

            Piyasayla iş yapanlar, makro ya da mikro ölçekli şirketler, dünya markaları, devasa holdingler ve hatta devletler yılsonu hesap kitap işlerine girerler. Hemen her amaç “hedef tutmuş mudur” sorusuna cevap verebilmektir. Kimisi satış hedeflerini, kimisi büyüme hedeflerini kimisi de yatırım hedefini tutturup tutturamadığına bakar.

            Yıl içinde yapılan tüm işlerin bir sonucu alınır ve yeni yıla yeni hedeflerle girilir. Büyüme, gelişme, ilerleme filan diyoruz tamam, bunlara diyecek lafım çok lakin hedeflerin heba olacağından burada bahis açmış olmayayım.

            Tüm bir yılın muhasebesinin çıkarılması fena mıdır ki ben konuyu böyle bodoslamasına açmış oldum. Yok değil elbet… Hesabını bilmek ona göre davranmak her zaman için iyidir. Ben ise, hani şu dünya çapında iş yapan, adını sanını bilmediğimiz ülkelerde bile şube açan holdinglere tersim. Şimdi bu adamlar yılbaşında bir hedef belirliyorlar, nedense geçen yıldan hep daha büyük ve daha ileride. Her yılsonu geldiğinde bu kocaman şirketler nasıl oluyor da hedefini vurmuş oluyor?

            Hani misal, toru topu kaç tane otomobil firması var kocaman dünyamızda, mesela biz hâlâ yerli otomobil rüyasındayız. Demek ki oldukça az bunlar. Şimdiye dek yılsonu gelip de zarar açıklayan bir otomobil şirketi oldu mu acaba?

Yahu bu adamlar, her yıl binler büyüterek hedeflerini, fazla üretim için fabrika kuruyorlar, fabrikalar daha fazla araba üretiyor, üretilen arabalar daha fazla galeride /gösteri odaları/ “showroom” deniyor zannımca sergileniyor, onca eleman onca yeni büro ve hedeflerince araba satıyorlar. Yıl içinde kimi zaman vay efendim sektörde daralma var, hedeflerde revizyona gidildi, vay efendim müşteri kaçtı, kriz riski var, yok bu da olmadı yan battı, çamura battı feryat figan derken, yılbaşına üç beş gün kala bir kampanya, bir damping sonra gelsin yılın en iyi ne biliyim ne ödülleri…

Kendimi firmaların, şirketlerin satış departmanlarındaki elemanlarının karşısında gardı düşmüş boksör gibi hissediyorum. Aldığım her ürün aslında satış ceyosunun “siyo diye okunuyor” hanesine artı olarak konmuş oluyor. Bizler onların hedefi tutturmasında sadece birer aracı durumundayız.

Her satış müdürü bizim sayemizde yılsonu rakamını tamamlamış oluyor. İşin vahim tarafı önümüzdeki yıl hedefleri daha büyük ve bu hedef için bizi daha çok kandırmanın peşinde olacaklar, daha fazla kampanya yapacak, daha fazla peşimizde koşacaklar, kâh telefonla, kısa mesajla kâh televizyonla, reklamla. Bizler onlar için hedefe giden yolda sadece sayısal birer veriyiz. Hazin mi desem ekonomi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi