Gerginliği Sevenler
Farkındasınız değil mi ortamı germekten kimlerin hoşlandığını? Sahi kaos, karmaşa, belirsizlik ortamlarını sevenler neden bu kadar hevesliler? Öfkelenmek bir yana bu tür ortamları seven, bu tür süreçleri dört gözle bekleyen ne kadar çok insan var.
Fert olarak bir kişinin kavgaya, öfkeye, gerginlik yaratmaya niyetinin olması belki psikolojik, belki kişisel bir problem olarak ele alınabilir. Lakin koca koca devletlerin karmaşadan, kargaşadan, kaostan ve bizatihi gerginlikten besleniyor olması nasıl izah edilecek?
Avrupa’nın ve dahi Amerika’nın bilumum devletlerin tutulmuş ve sarhoşu olmuş gibi gerginlik üstüne gerginlik beklemesi beyhude olmasa gerek. Ne yani bu devletler kendi halkının, kendi ülkesinin huzurunu refahını istemiyor mu, dediğinizi duyar gibiyim. İstiyor olmalılar…
Menfaatler ve karşılıklı çıkar ilişkileri üzerine kurulmuş bir sistemden bahsediyorsak hemen her yolun karşımıza çıkacağını bilmek durumundayız. Birçok kazanç sağlama yolları arasında haksız rekabet, ekonomik hegemonya, silah üretimi ve satımı gibi kulağa pek de hoş gelmeyen yollar da var. Maalesef bu yollar günümüz devlet ilişkilerinde adı konulmamış bir pazarlık aracı haline gelmiştir.
Peki bahsettiğimiz pazarlık araçları arasında gerginliğin yeri nedir? Politika üretmek ve bu politikayı uygulanabilir hale getirmek olmasın. Tedavi etmek için bir hastalık, hastalığı bulmak için o hastalığın icadı gerekiyor sanırım. Güllük gülistanlık bir dünyada devletlerin ürettiği silahı satmak için bir pazarı, ülkesine kazandırmak için diş bilediği enerji kaynağı kavgası olmayacak elbette.
Dünya kaynaklarının dünyada yaşayan insanlar arasında hiç de adil dağılmadığını biliyoruz. Azınlık sayılabilecek bir grup insan neredeyse tüm dünya ve onun nimetleri üzerine çöreklenmiş durumda. Bu durumun sürgit devamı ise ancak güçlü bir kontrolün sağlanması ile mümkün. Bu kontrol mekanizması ise beslenmek için kaos ve karmaşa ortamlarını seviyor. Bundan dolayıdır ki gerginlik bu sistemin sinir uçlarını dinamik tutuyor.
Diğer yandan gergin ortamlar, öfkenin, gücün, aklın kontrol edilmesini güçleştiriyor. Zekiler ise aklı bir kenara koyup bu gerilmiş halden kendilerince düşman ya da dost üretebiliyorlar. Gerginlik hem düşmanları için hem dostları için tesirli bir kontrol ve müdahale aracı oluveriyor.
Gergin ortamlar kişilerin ve dolayısı ile devlet refleksinin sağlıklı ve geniş bir açıdan bakmasına, çalışmasına fırsat bırakmıyor. Acele alınmış kararlar, gündelik çözüm ve planlar geleceğe dönük adımları ketum bırakıyor. Oysa yıllar yılı plan program üreten, plan yapan, proje yazan devletler bu gerginlik ortamında hayallerini gerçekleştirmek için imkân ve süre kazanmış oluyorlar.
Son günlerde Almanya ve diğer ülkelerin ısrarla sinirlerimizi oynatmaya çalışması, gözümüzün içine baka baka sahte oyunlar sergilemeleri tam da onların arzu ettiği bir süreç değil de nedir? Zaten hassas bir coğrafyada bin bir türlü mesele ile uğraşmak bu toprakların yazgısında var. Bundan gocunacak değiliz. Kavganın asil olanını ve gereğini yerine getirdiğimizi tarih söyleyecektir lakin bu ortamların kime nasıl yaradığını iyi tahlil etmek ve adımlarımızı ona göre atmak durumundayız.