Dünyanın “28 Şubat’ı
“28 Şubat” süreci adını, Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında Refah Yol koalisyon hükümetine karşı 28 Şubat 1997'de yapılan olağanüstü Milli Güvenlik Kurulu toplantısından alır. Toplantı sonucu açıklanan kararlarla irtica adı altında dine ve hükümete karşı, ordu ve bürokrasi merkezli post-modern darbe yapıldı. Bundan sonra başlayan süreçte İslam’a ve Müslümanlara karşı deyim yerindeyse savaş açıldı, dindarlar ve başörtülüler fişlendi, her yerden, her kademeden dindarlara karşı müthiş bir saldırı başlatıldı.
Hamdolsun bu olaylar geride kaldı. Allahın izniyle artık Türkiye, bir daha açılmamak üzere bu kapıyı kapattı. Allah bir daha yaşatmasın. Fakat maalesef “28 Şubat”ı hala yaşayan ülkeler var. Üzülerek söylemek istiyorum ki, bu ülkelerin birçoğu da Müslüman ülkeler. Daha 9 tane Mısırlı civanın idamı bile hala taze. Bu çocuklar, bu gençler ümmetin fidanları, Mısırın geleceğiydi. Allah rahmet eylesin. Müslüman ülkelerde bile bunlar yaşanırken siz birde Müslüman olmayan ülkeleri düşünün.
Ukrayna’da yaşayan bir akrabam sırf dinini yaşamak için bir ev alıp Mescit yaptığı için hapsedildi. Olay, Ukrayna’nın Rus ayrılıkçılar tarafından işgal ettiği Donetsk bölgesinde yaşandı. Önceden Ukrayna devletinin izniyle açılan dernek ve resmi olarak faaliyet gösteren derneğin mescidine, Ramazan bayramına birkaç gün kala, ayrılıkçılar tarafında sebepsiz yere baskın yapıldı. Hiçbir sebep olmadan dernek başkanı olan akrabam, sözde bağımsız olan Donetsk Cumhuriyeti Özel Askeri Yönetimi tarafından hapsedildi. Bir yıl boyunca hakkında mesnetsiz suçlamalar yapıldı. 4 çocuğu olan akrabamın, 1 yıl boyunca ailesiyle görüşmesine izin verilmedi. Zor şartlarda gözaltında tutuldu. Hakkındaki tüm suçlamalar asılsız çıkınca bu defa da, yalancı şahitler ile güya içki içip komşuları rahatsız etmesiyle ilgili dava açıldı. En sonunda bu da asılsız çıkınca, Ukrayna devletinin verdiği izini yok sayan sözde Donetsk Cumhuriyeti izinsiz dernek ve mescit açıp dini yaymak gerekçesiyle akrabamı, 3 yıl hapse mahkum etti.
Bugün dünyada Müslüman olmanın bedeli çok ağırdır. Allaha şükürler olsun gerçekten de Türkiye büyük nimet içinde. Dinini yaşadığı için kimseye baskı ve zülüm yok. Bu nimetin şükrünü her daim yapmamız gerek. Çünkü şükrü yapılmayan nimet bir gün elimizden alınır.