Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu Doğu Türkistan’da Ciğerimizi Yaktılar

Doğu Türkistan’da Ciğerimizi Yaktılar

Yaklaşık 10 gün önce haber ajanslarına, Doğu Türkistan’da, Uygur Türklerinin yanarak şehit olduğu haberleri yansıdı. Aylardır, Çin’in “0 vaka” bahanesiyle evlere kapattığı Uygur Türkleri, zulmün her türlüsünü yaşadı. Salgın bahanesiyle evlerin ve apartmanların kapılarını dahi kaynak ile kapatan Çin, bu binalarda kasten suni yangınlar çıkarmaya başladı. Yangın devam ederken de bilerek itfaiye ekiplerinin olay yerine gelmesini geciktirdi. Neticede, kesin sayılarını bile bilmediğimiz onlarca Uygur Türkü, yanarak şehit oldu.

Ailesi, orada şehit olan arkadaşlardan birisi de zamanında Konya’da okuyan bir öğrencidir. Bir anlık o öğrencinin gözünden bakalım olaya. Siz burada olduğunuz için babanız toplama kampın alındı. Yıllardır anne ve kardeşlerinizden haberiniz yok. Tek kelime sesini bile duymadınız. İçinizde bir gün görüşeceğiniz ümidiyle yaşıyorsunuz. Siz bu umutlar ile yaşarken bir sabah, haberlerde anne ve kardeşlerinizin yanarak şehit olduğu söyleniyor. Hemen sonra, yıllardır özlemini çektiğiniz anne ve kardeşlerinizin yanmış cesetlerini görüyorsunuz. Acaba, siz bunları yaşasaydınız ne hissederdiniz? Ben bunları yazarken bile ellerim değil, yüreğim titredi. Siz bir de bunu yaşayanı düşünün… Allah sabır versin.

Uygur Türklerine ikinci darbe de insanlık dışı olayı, Çin Konsolosluğunun önünde protesto etmek isterken yaşandı. Hiçbir taşkınlık yapmadan, ailelerinin başına geleni protesto etmek isteyen Uygur Türklerine, kendini bilmez bir polis amiri tarafından söylenenler, yenilir yutulur cinsten değil. Polis amirinin ifadelerini aynen aktarıyorum, “Birazdan hepinizi süpüreceğiz aşağıya”, “Gözaltına al, sınır dışı edeceğiz sizi”. Polis amirinin bu sözlerine karşı “benim muhatabım Çin” diyen Uygur Türküne cevaben, “O zaman Çin'e git” diye bağırdı. Yine aynı amiri, çevik küvete dönerek “Gazla müdahale et, yok mu gaz” dedi. Belki de bazılarınız “emir kulu” diye bilirsiniz. Ama burası Türkiye, kanından ve dininden şüphe bulunmayan hiçbir kimse mazlumları karşı böyle konuşamaz. Zaten olaydan hemen sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından özür mesajı yayınlandı. Birkaç gün sonra da aynı polisin emniyetten ihraç edildiği duyuruldu. Olması gereken de budur. Türkiye hiçbir zaman mazluma sırtını dönmez, dönemez. Hele-hele bu, aynı soydan, aynı milletten ise hassasiyetin iki kat olması gerekir.

Belki de bazılarınız olayın üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra neden bu konuya dokunduğumu merak ediyordur. Türkiye’de gündem çok hızlı değişiyor. Olaylar olduğu zaman sosyal medyadan tepki yağdı ama olaydan 10 gün geçtikten sonra nerdeyse tek-tük kişiden ses çıkıyor. Fakat unutulmamalıdır ki, Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmü hala devam ediyor. Unutma Türkiye’m! Herkes unutsa da sen kardeşlerini asla unutma!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi