DELİKANLI ŞEHİRDİR KONYA
Merak etmişimdir hep, tüm eski uygarlıklar kentlerini, kalelerini sarp yamaçlara, yalçın kayalıklara, ulaşılamaz dağlara yaparken bu kenti ilk kuran “Konyalılar” böyle bir alana yerleşirken nelerine güveniyorlardı… Neydi bu büyük özgüvenin sırrı… Uçsuz bucaksız Bozkır da, dümdüz bir alanda, Kuzeyden Güneye, Doğudan Batıya her ordunun geçerken istemese bile muhakkak uğramak zorunda olduğu bu toprakların sahiplerinin cesaretine hayran olmamak elde değil… Tarihçilerin buna verecek bir cevabı vardır elbet… Ama ben kendi tarih kitabımda bunun yanıtını bugünkü Konya’ya bakarak vermek istiyorum…
Delikanlı şehir Konya! Nerden mi bu bilginin kaynağı? Bu gününden…
Sanayicisinden, tüccarına, esnafından memuruna, köylüsünden işsizine hepsi için “yaşamak” hep bir “savaş” ve hep bir “direniş” olmuştur Konya için… Kazanmak zorunda olduğu ve kaybetme lüksünün asla olmadığı…
“Tırnaklarıyla kazımak” deyimi tam anlamıyla ifadesini bu topraklarda bulur…
Konya bozkırında ticaret, “gölgelenmek için bir tek ağaç bulamayacağınız -ne çöl ne kurak- güneş altında “cehennemi sıcak” bir yaz gününde, kan ter içinde uçsuz bucaksız boşluğa haykırmak gibidir… Sesinize bir tek ses bulamazsınız. Bu nedenle kendi dağlarını kendi yükseltmek zorundadır sanayici… Bir yankı olsun diye, yoksa sesi de kaybolur bu “her şeyi yutan kara delik” misali topraklarda…
Esnafı kel birinin tarağı gibidir… Görevini yapmak için dimdik hali hazırda bekler ama karşılaştığı hep hüsran, hep boşluk ve hep kaygan zemindir…
“Ekmeğini taştan çıkarıyor” sözü Konya çiftçisinde cisimleşir. Ama işin kötüsü bu uçsuz düzlükte taş bulmak neredeyse imkansızdır…
Tüm bunlara rağmen umudunu hayallerini hiç kaybetmemiştir bu toprağın insanı. Çünkü bilir ki insanlar, hayalini ve umudunu kaybederse ölür…
İşte bu yüzden delikanlıdır bu şehir…
Her insan toprağına benzer ya biraz… Bu topraklarda yaşayanlarda öyledir. Bakınca çıplak gözle kupkuru bir ova karşılar sizi… Ama sondaj vurunca o düzlüğe, koca bir denizle karşılaşırsanız… Tıpkı Konyalı gibi…
Bu iklimi tanımayanlar çöllere benzetir… Ama büyük, medeni! şehirler kuran Arapların petrolü; Konya’nınsa sadece, nesilden nesile aktardığı azmi, sabrı, çalışkanlığı, özverisi, inancı, güler yüzü, metaneti, özgüveni, yardımseverliği, kararlılığı, aşkı, sevdası var… Ve aslında bunlar nakit paradan çok daha güçlü ve “sürekli” değerler değil midir? anlayana…
İşte bu nedenlerledir büyük başarı öyküleri… Hatta öykünün ötesinde yazılan büyük destanlar…
İşte bu yüzden delikanlıdır…
Ve farklılığı vardır dünyanın geri kalan tüm şehirlerinden…
Mesela…
Her şehrin bir Fen İşleri Daire Başkanlığı vardır ama Konya’nın Kimya İşleri Daire Başkanlığı da vardır… Gözle görülmez, elle tutulmaz… Ama yaşarken her zerrene kadar hissedersin. Görevi? Toplumun ve bireyin kimyasını, özüne, varoluş sebebine göre kurgulamak… Başkanlığını ve hizmetlerini kimin yaptığını hiçbir zaman tam anlamıyla anlayamayacağımız bu görülmez kurum sebebiyledir “diğer bütün şehirlerden daha fazla özüne sahip çıkması, değerlerine sıkı sıkıya bağlanması ve muhafazakarlığı… ”
Muhaliftir örneğin… Doğru bildiklerinin karşısında tüm ülke değil tüm dünya dursa umursamaz…
Ne zaman “bir”ine ihtiyaç duyulsa hep Konya vardır orda mesela.
Mesela… Zamanı geldiğinde sellerin önündeki baraj olur,
Rüzgarların bile etinden ve sütünden faydalanılması gerekirse, gereğini yerine getirir…
Konya bu yüzden delikanlıdır işte…
Ve ne zaman rüzgar dinse sular durulsa yine Konya’yı görürsünüz…
Tüm dünya sussa Konya’yı susturamazsınız mesela… Herkes otursa o çalışır… Herkes uyusa, o uyanıktır…
Yani yokluğundan doğmayı, büyümeyi, yürümeyi ve koşmayı başarabilmiştir her zaman bu şehir…
İşte bu nedenle delikanlı şehirdir Konya. Kendini güçlü atfeden her topluluk ulaşılmaz yerlere kaleler kurarken, Konya açık alanda karşılar düşmanını. Tarihin en güçlü devletine kimse ses çıkaramazken, Konya muhalefetin tek sesidir… Yakın tarihte herkes zorluğa boyun eğerken Konya başkaldırıların merkezidir…
Sanatta, Siyasette, Ticaret ve Sanayide bir başarı destanı yazıp tarihe geçmeyi bilmiştir Konyalı… Ancak başarının gerçek bir başarı olması için çıktığınız her maçı kazanmanın ötesinde daha önemlisi çıktığınız son maçı kazanmak…
Final maçında kazanamazsanız öykünüz hep yarım kalacaktır, yarım anılacaktır… Suya yazılan yazılar gibi kaybolacak unutulacaktır başarılarınız…
Şimdi Yeni Türkiye sloganıyla birlikte Konya bir kez daha Final maçına çıktı…
Ve bundan önce kaybettiği karşılaşmalardan edindiği tecrübeyle çıkacak bu maça…
Görelim bu maçta Mevla neyler, neylerse tabi ki güzel eyler…
Ancak kazansa da kaybetse de şu gerçek hiç değişmeyecek; Konya delikanlı şehirdir…