DAVUTOĞLU GİDİYOR MU?
Seçim için her şeye yeniden başlamanın yararı ya da zararını tartışmak bu saatten sonra anlamsız… Tartışılması gereken ortaya çıkan yeni konjonktürde yeni stratejiler ve oyunun bundan sonraki kısmının nasıl oynanacağı…
….
Oyun için en önemli şeyin güçlü taşlar olduğunu bir önceki seçimde bariz bir şekilde görmüştük. Başbakanın şehri diğerleri kadar çok yaşamadı denilebilir belki bu acı gerçeği ama beklenilenin altında oy almasının en önemli sebebi hep bu olarak gösterildi…
Bu seçimde yaşamamasını umuyoruz…
….
Başvuru sayısı 120’lerde belki ama adaylar tablosu önceki seçime göre çok daha karışık… Daha rüştlerini ispatlama zamanı bulamayan adaylara, bir dönem önceki adaylar eklendi. Üç dönem kuralına takılanlar eklendi… Bir de 7 Haziran seçimleri için aday adaylığı tecrübesi yaşayanlar eklendi… Eklendi diyorum çünkü çoğu daha henüz ne yapıyorum, nereye gidiyorum, ne için uğraşıyorum, ne yapmalıyım, hatta dünya nasıl yaratılmıştı! Sorularına yanıt bulmadan 7 haziran seçimleri için aday adaylık sürecini geçirmek durumunda kalan adaylar, artık çok daha tecrübeli… Ayakları daha çok yere basıyor. Daha gerçekçi politikalar üretecek, ne yapmaları gerektiğini daha iyi biliyorlar… Bir de bunlara her ne kadar daha rüştlerini ispatlamadılar desek de yanlış iş yapan, yanlış yol izleyen, zamansız atraksiyonlar gerçekleştiren ve ayaklarım çamur olacak diye sokağa bile inemeyenler falan da eklendi.
Bu nedenle ortalık toz duman…
…..
Kısa dönem milletvekilliği sınavını başarıyla atlatanların çoğunlukta olduğu hali hazır vekiller listesinde oluşacak üç dört kişilik boşluğu kimlerin dolduracağı şu dakikadan sonra en büyük merak konusu… Murat Can’ın kulis bilgileri ve tahminleri doğru çıkarsa oluşacak boşluklardan biri “Saadet” adayıyla doldurulacak…
….
Sürpriz Ahmet Sorgun adaylığı da listelerdeki tahminleri alt üst eden bir diğer konu… Ahmet Sorgun’un gerekli istişareleri ve görüşmeleri yapmadan, onay ve olurları almadan bu işe girişmeyeceği Konya kulislerinin malumu… Bu onun “Beyefendiliğinin” de bir gereği ayrıca… Bu istişareleri ve onayları göz önünde bulundurulduğunda oluşacak boşluklardan birinin de bu isimle doldurulması yüksek bir ihtimal olarak önümüzde duruyor…
….
Doğacak boşluklardan birinin de başvuruda bulunmasa bile şehrin ağabeylerinden biriyle doldurulması çokta sürpriz olmaz.
....
Bu noktada üzerinde yoğunlaşılması gereken konulardan biri de kimlerin aday olacağından ziyade kimlerin olmayacağı aslında… Özellikle söylemleriyle, yaptıklarıyla yarardan çok zarar verecek kişileri parti yönetiminin dizginleyebilmesinin önemi büyük… Partiyi bir ideoloji partisi (Büyük Türkiye İdeolojisi) olmaktan çıkarıp, magazin partisi haline getirmek Magazinsel şehirlerde işe yarar ama Anadolu Şehirlerinde olmaz diye düşünüyorum… Şu net gerçeğe değinmeden geçememek te fayda var; “Her adayın en azından büyük çoğunluk tarafından sevilip saygı duyulmasında fayda var!… Değil, sevmeyenleri, sevenlerinden çok daha fazla olan adayları tercih etmek, halkın büyük çoğunluğunun üzerinde mutabık kalacağı adaylar tercih edilmeli…” Bu net gerçeği bazen unutabiliyor! yetkili kurullar… Herkesin yüzde yüz sevilmesi saygı duyulması imkansız biliyoruz ama en azından sevenleri, sayanları, sevmeyenlerinden çok olsun…
Bu seçimin bir telafisi daha yok çünkü… Karşı çıktığımız koalisyonu bile mumla arar yoksa bu ülke…
…….
Aday adayları listesinde sorulması gereken en önemli soru ise şu; Davutoğlu, gerçekten gidiyor mu? En başından beri “Yok bizi terk etmez” dediğimiz Ahmet Davutoğlu’nu listede görememek olabildiğince tedirgin etti herkesi… Acemi gazeteciyim, herkese sordum bu yüzden; “Bu normal bir prosedür müdür yada doğal bir süreç midir?” diye, net bir yanıt alamadım… Umarım korktuğumuz gibi olmaz sonuç… Yoksa “Başbakan’ın Şehri” olmaktan çıkıp sadece “Başbakanın Doğduğu Şehir” statüsüne düşeriz… Bizde “Reis ve Rize gibi oluruz” biliriz terk etmeyecektir bu şehri elbet ancak yine de bilsin isteriz Üstadın dediği gibi; “Giderse yıkılır bu kent…”
En azından moral olarak…