CUMHURİYET
Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar 5 Mayıs 2015 tarihinde katıldığı bir TV programında son cümlesi “Bu rejimde Allah yardımcınız olsun” demiş. “Bu rejim” derken günümüzü kast ediyordu anladığımız kadarıyla.
Herhalde tek partili dönemi kast ediyor olamazdı. Gerçi tek partili dönemde Türk milletine “Allah” demek yasaklanmıştı. “Tanrı” demek mecburiyeti getirilmişti.
Neymiş efendim, “Allah Türkçe bilmez miymiş?”. Günümüzde de siyasi parti başkanının birisi diyor ya, “Allah Kürtçe bilmez miymiş?”….
Bunlar çok “akıllı”…. O kadar çok “akıllılar ki,” milletin tepesine silahlı bir gücün itmesiyle gelebilecek kadar “akıllılar”…. Milletin iradesiyle iktidara gelebilecek kadar “akıllanamadılar”….
Kemalizm’de bir tükenmişlik hali var. Herhalde 1960’lı yıllarda “din, fakirliğin ve cehaletin sonucudur” anlayışıyla mebzul şekilde kaleme alınmış makaleler beklenen sonucu vermedi.
Baksanıza; CHP bile Kemal Paşa’dan söz etmiyor artık. Beş–on sene önce CHP’nin “değişmez” ve “değiştirilemez” zannedilen laiklik martavalları, yerini “imam hatipleri biz kurduk” “u” müncer oldu.
Allah Allah Cumhuriyet gazetesinin yazarı Emre Kongar, “Allah” demiş. Tıpkı İsmet Paşa’nın 1950 genel seçimlerinde mitingi bitirirken “Allahaısmarladık” dediği gibi.
Bu Kemalistler değil miydi merhum Özal’ın konuşmalarını “Allahlı” konuşmalar yapıyor diye alay edenler.
Hangi günlerden ne günlere geldik, rüyalarda görülse inanılmaz…
Hatırlatalım ki, “Dinin siyasete alet edilmesi” lafı çok partili döneme geçildikten sonra CHP tarafından icat edilmiştir. Mesela bir partili “asla” Cuma namazına gidemez bunların laiklik anlayışına göre.
Namaz kılacaksa “gizli” olarak kılmalıdır herkes.... Hatta Cuma namazını bile herkes “evinde” kılmalıdır, bu son kullanma tarihi sona erenlere göre……1990’larda PKK’nın azgınlaştığı dönemlerde güneydoğu bölgemize giden bir generalimiz oradaki halkın dinî hassasiyetini “dikkate” olarak Cuma gününün dışında bir gün kahvehaneye gitmiş ve demiş ki, “arkadaşlar haydi Cuma namazına gidelim”…
Yani bizim bir kısım “aydınlarımız” Cuma namazının P.tesi, Salı veya Çarşamba günü kıllanacağını zannediyordu o tarihlerde….. Herhalde şimdilerde “bilgi” sahibi olmuşlardır.
Bu kullanma tarihi sona ermiş olanlar, halâ tek partili dönemini savunuyorlar. Belki “celalli” bir şekilde değil de fırsat bulduğu mekan ve zamanda….
Ama binlerce yıldır toplumda “zararlı” olarak addedilen rakı alenen içilmiştir, bu beylerin tahakküm ettiği dönemlerde.......
Hatta tek partili dönemde resmi yayınlarda rakı reklam bile edilmiştir.
Dahası var; “Önderlerimiz” bizzat rakıyı içerek ve içilmesini “tavsiye” ederek “örnek” olmuşlardır, topluma.....
Hatta bir defasında bir paşamız, sarhoşluğun en “demli” anında birisinin başına bir elma koyarak birkaç metre uzaktan tabancasıyla ateş ederek; içkili halde bile “ellerinin nasıl titremediğini” ispat etmişti.
Ne "güçlü irade" değil mi?
Ve şimdi Cumhuriyet gazetesinin yazarı Emre Kongar diyor ki, “bu rejimde Allah yardımcınız olsun”…
Ne demek istiyor acaba Emre Kongar?
Zihni, tek partili dönemdeki istiklal mahkemelerinde mi? Yoksa alenen rakı reklamı yapılamıyor veya hüsn-ı kabul görmüyor da ona mı sitem ediyor?
Yine Emre Kongar’ın söylediğine göre; Cumhuriyet gazetesi yeni bir “açılım” içine girmiş.
Yeni “okurlara” doğru yelken açacakmış.. Ama eski çizgisini kaybetmeden yeni okurlar kazanmak istiyormuş….
Hangi “okur” tipiyle yan yana olduğu belli Cumhuriyet gazetesinin.
1839 yılında Tanzimat ilan edilince yeni bir sosyal manzara ortaya çıkmıştı. Lale devrinden itibaren ortaya çıkan yeniden yapılanmayla batılılaşma sosyal zemine intikal etmişti. Bu batılılaşma özellikle İkinci Mahmud'dan itibaren sosyal zeminden zihinlere sıçramıştı. Tanzimat’a kadar gayri Müslimlere “benzetilemeyen” Müslüman Türk, bu tarihten sonra tersine bir süreç başlatılmıştı. Artık Tanzimat’tan sonra gayrimüslim, Müslümanın konuma getirilmişti. Başka bir ifadeyle Tanzimat ve Islahat fermanına kadar ülkemizde misafir konumunda olan gayrimüslimler artık ev sahibi konumuna getirildiler. Velhasıl , Jön Türklerin başlatacağı, İttihatçıların har vurup harman savuracağı ve İttihatçı artıklarının bir kabus gibi üzerine tüneyeceği, bir avuç toprağa Müslüman Türkü mahkum edeceği bir maceranın zemini oluşturulmuştur.
Cumhuriyet gazetesinin yeni “açılımı” Tanzimat dönemindeki açılıma tersinden benziyor gibi…. Cumhuriyet gazetesi ilkelerinden “ödün” vermeden yeni bir okuyucu “kazanmak” istiyormuş.
Yeni okuyucu profili Cumhuriyet gazetesinin “ilkelerine paralel” olacağı anlaşılıyor. Yani 1920’li yıllardan beri Cumhuriyet gazetesi “solumtrak” bir yayın yapmıştı. Öyle anlaşılıyor ki, 2015 yılında “solumtrak” yayınından “ödün” vermeden “paralel” bir sağımtrak” alan oluşturmak istiyor.
HANGİSİ HANGİSİNE YAKLAŞIR BİLEMİYORUZ. AMA BİLDİĞİMİZ BİR ŞEY VAR Kİ, HER İKİ TARAF DA MİLLETTEN UZAKLAŞMAKTADIRLAR.
İRADE-İ MİLİYE ESASTIR.