Prof. Dr. Önder Kutlu
Prof. Dr. Önder Kutlu Cumhurbaşkanı kaçıncı kez seçilecek?

Cumhurbaşkanı kaçıncı kez seçilecek?

1982 Anayasası’nda 2007 yılında yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıldan 5 yıla düşürüldü. Daha önce bir dönem olan seçilebilme imkânı ise ikiye çıkarıldı.

5+5 olarak isimlendirilen bu sistem halen devam ediyor. Yani bir kişi en fazla iki kez, toplam olarak 10 yıl görev yapabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk kez 2014 yılında aday oldu ve seçildi. 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliğinde 5+5 hükmü muhafaza edildi.

Erdoğan 2018 yılında, yeni anayasa hükümleri doğrultusunda yapılan seçimde aday oldu ve tekrar seçildi.

Muhalefet uzunca süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki kez seçilebilme hakkını kullandığını ve 2023 seçiminde aday olamayacağını iddia ediyor.

Ak Parti ve Erdoğan ise yeni anayasa ile yeni bir dönemin başladığını ifade ederek, yapılacak seçimin ikinci dönem olacağını savunuyor.

Neresinden bakarsanız ona göre bir karar vereceğiniz bir muamma mevcut anlaşılan. Anayasa değişikliği paketini hazırlayanlar bu kadar tartışılacağını düşünselerdi geçici bir madde ile bir açıklama getirirlerdi.

Olayın hukuki boyutundan öte psikolojik ve siyasi yönüne bakmak gerekirse, tartışmanın seçim sonuna kadar bitmeyeceğini hatta takip eden dönemde de gündemde olacağını anlıyoruz.

Meselenin bu noktaya geleceğini uzunca süredir ifade ediyoruz. Muhalefet bir açık bulduğunu düşünüyor ve doğal olarak bu açığı kullanmak istiyor.

Bu son derece normal. Zira siyasi bir tartışma olduğu için taraflar üstünlük kurma saikıyla hareket ediyorlar.

Esasen çok dikkatli biçimde ele alınması gereken bir konu olması nedeniyle tarafların görüş, beyan ve tartışmalarını titizlikle yürüteceklerine inanıyorum.

Muhalefet ‘sandıktan kaçma-sandıkta yenme’ ikilemine düşmek istemeyecektir. Kaçar görünürlerse seçmen bunu görür.

22 yıldır yenemedikleri bir parti ve liderine karşı mücadele veriyorlar. Sandıkta yenmek istiyor görünmeleri gerekir.

Anayasal bir boşluk ve açık bulduklarını düşündükleri için üzerine gitmek istemeleri de doğaldır.

Birkaç gündür Millet İttifakı partileri tarafından yapılan açıklamalar kamuoyunun gündeminde. Liderlerinin önceki beyanları ile geçtiğimiz Cuma günü birlikte yaptıkları açıklama çelişiyor.

Her birinin ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarla birlikte yaptıklarının farklı olabilmesi bir noktaya kadar normal. Ancak sandıkta yenemedikleri birini katakulliye getirip, saf dışı bırakma izlenimi vermemeleri de gerekiyor.

Ak Parti açısından olay yine çok hassas. Seçmen, özellikle ilk kez oy kullanacak gençler ‘hakkı olmadığı halde seçilmeye çalışan bir lider’ algısına hoş bakmaz.

Sayısal olarak bakıldığında, yani sokaktaki insanın anlayacağı dille olay ifade edildiğinde gerçekten de cumhurbaşkanı iki kez seçildi; iki kez görev yaptı. Yapılacak seçim Cumhurbaşkanı açısından üçüncüsü olacak.

Yeni seçimin, hukuksal açından, niçin ikinci olacağını topluma açıkça ve basitçe izah etmek gerekiyor.

Aslında bu problem ve tartışma şimdiye kadar kesin bir neticeye bağlanmalıydı.

Geçtiğimiz hafta YSK üyelerinden bir kısmı ile Başkanı değişti. Muhalif medya ve partiler Yargıtay ve Danıştay tarafından seçilerek gönderilen üyelerin dünya görüşlerini, siyasi eğilimlerini tartışmaya açarak olayı bambaşka bir boyuta taşıdılar.

Bunda İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği ifade edilen davasının da büyük payı var tabiiki.

Muhalifler YSK’nın tarafsız olmadığını savunuyorlar. Anayasal bir kurum, hem de hiç olmaması gereken bir yargı organı gereksiz yere yıpratılıyor.

Bu saatten sonra kim ne derse desin, seçimler nasıl gelişirse gelişsin ciddi bir çıkmaza girildiği görülüyor.

Taraflardan biri ‘367 tartışması türünden bir hukuk katliamı’ yapılmaya çalışıldığını ifade ederken, diğeri ‘hakkı olmadığı halde kendini seçtirmeye çalışan bir cumhurbaşkanı’ algısı oluşturmaya çalışıyor.

Kim derdini topluma iyi biçimde anlatırsa kazacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Önder Kutlu Arşivi