Cihannüma'lı Konya Evleri
Aziziye mahallesi Çaybaşı ve Telli Mescit sokakta ayakta kalmaya çalışan Konya evlerinden bir derleme yaptım. Konya evleri denilince mimari olarak Çatalhöyük’ten bu yana toprak, kerpiç ve ahşap elemanlar temel inşa tekniği olarak düz damlı ve tek katlı, iki katlı evler ön plana çıkar.
Konya’da 19. yüzyılda konut mimarisinde bazı değişimler ve Avrupa mimarisi etkileri görülmeye başlanmıştır. Konya’da 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında bu iki mimari, Geleneksel Konya Evleri ve Avrupa Mimari etkileri taşıyan evler bir arada yaşamışlardır.
Düz toprak dam kullanımı, Konya'da 20. yüzyıla kadar devam etmiştir. Ancak 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında evlerde, düz toprak damın yerini çatıların almasından sonra, kendilerine ait beşik çatıları olan cihannümaların ortaya çıktığı görülmektedir.
Anadolu'da cihannümanın en eski örneğini Konya'da Anadolu Selçuklu yapısı II. Kılıçarslan Köşkünde görmekteyiz. Erken Osmanlı saraylarında kule tarzında benzer şekilde etrafı seyir amaçlı mekanlar inşa edilmiştir. Sivil mimaride cihannüma kullanımı bir dönem kesintiye uğramış. Sonrasında, cihannümalar 19. yüzyıl ve 20. yüzyıl Osmanlı ev mimarisinde çatı katlarında uygulama alanı bulmuştur.
Cihannüma Farsça kökenli bir terim olup, kelime anlamı itibariyle "cihanı gösteren" manasına gelmektedir. Cihannüma ile ilgili çeşitli tanımlar yapılmıştır. Genel anlamda çatı katlarında, çevreyi seyretmek için yapılan pencereli oda, yarı açık mekan yada kule tanımı yapılabilir.
Konya evlerinde cihannümalar, konutun çatı katında yer almaktadır. Dikdörtgen planlı, bağdadi tekniğinde inşa edilmiş olup, bol pencereli düzenlemeleri ile ana giriş cephesine yönelmiş, tek veya iki hacimli mekanlardır. Konya'da cihannümalar, evlerin cephelerine estetik bir değer katmakta, konut mimarisinin değişiminde önemli öğelerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. (Konya evlerinde Cihannüma, NEÜ. Öğr.Gör. Erkan AYGÖR)
Geleneksel Konya evleri, kerpiç, ahşap ve taş malzemeden yapılmışlardır. Bu tip evlere Konya çevresinde “Hayatlı” evler denilmektedir. Konya da bu hayatlı evler; tek katlı, iki katlı ve mabeynli olarak alt guruplara ayrılır. Mabeynli evler; iki oda ve bir sofadan oluşan, iç sofanın prototipi olarak gösterilen plan tipinde Konya’da yaygın olarak kullanılmıştır.
Geleneksel Konya evlerinde görülen ortak özellikler: Genellikle her evde büyük veya küçük bir bahçe bulunur. Evlerde çatı bulunmayıp; üstü hasır üzerinde toprakla örtülerek kapatılmıştır.
Her evin damında, toprağı sıkıştırmakta kullanılan loğ yani dam yuvağı bulunur. Taş malzeme evlerin temelinde, kerpiç malzeme duvar yapımında kullanılır. Konutlarda oda sayısı bir veya iki adettir. Evlerin bahçelerinde hariciye, örtme (aşhane) kiler, samanlık, odunluk, kayıt damı, ahır, arabalık gibi yardımcı hizmet mekânları yer alır. Alt katlar genellikle izbe olarak kullanılır. Yine bahçenin bir köşesinde tandır, evin önünde su kuyusu, tulumba önünde taş havuz, helâ ve helâ kuyusu yer almaktadır. Bu geleneksel Konya evlerinde dış süsleme oldukça sadedir.
Avrupai mimari etkilerle oluşan Konya evleri ise, geleneksel Konya evlerine oranla çok daha büyük tasarlanan, Konya’nın varlıklı ailelerinin yaptırdığı konutlardır. Evlerde yapı malzemesi olarak taş, tuğla, kerpiç, ahşap gibi çeşitlemeler görülür. Yapım tekniklerinde genelde yığma (kâgir) izlenir. Bu evlerin planları ve cepheleri büyük ölçüde simetriktir.
Konutların ana giriş yönünde bina boyunca uzanan bir iç sofa bulunur. Genellikle sofanın iki yönünde karşılıklı ikişer oda bulunur. Geleneksel konutlarda bir veya iki olan oda sayısı, Avrupa mimari etkisi ile her katta üç veya dört oda haline gelmiştir. Evler genellikle bodrum katla birlikte üç katlı inşa edilmişlerdir. Odaların yüksekliği artmış buna bağlı olarak konutlarında boyu uzamıştır. Yapıların üst örtüsünde beşik ya da kırma çatı ile karşılaşılır. Çatılarda alaturka veya Marsilya tipi kiremit kullanılmıştır. Pencerelerin büyüklükleri artar genelde ½ oranında tasarlanır. Cephe bezemelerinde Avrupa mimari etkileriyle neo-klasik üçgen alınlıklar, barok dalgalı saçaklar, yatay kat ayrımları, düşey köşe silmeleri, panolar halinde püskürtme sıvalar, vb. izlenir. Bu evler yakın çevresinden ve Avrupa mimari süsleme öğelerinden etkilenerek, kendi yöresel özellikleriyle birlikte yeni bir gelişme kaydetmiştir.
Konya’da demir parmaklıklarda da ikili bir ayırıma gidilebilir. Geleneksel konutlarda daha çok basit parmaklık kuruluş sistemi görülür. Zengin görünümlü, Avrupa mimari etkileri taşıyan ve büyük tasarlanmış Konya evlerinde ise daha karmaşık bir sistem geçerlidir. (bkz. Konya evlerinde cephe mimarisi, Erkan AYGÖR, seminer sözlü bildiri, 15.10.20 2020)
Konya'da cihannümalar üç tipte tespit edilmiştir. Bunlar, oda pencereli, oda çıkmalı ve balkonlu cihannümalardır. Genellikle yapım tekniği olarak bağdadi tercih edilmiştir. Daha hafif bir malzeme olan ahşap çıtaların ve kıtıklı sıvanın üst katlarda tercih edilmesini mantıklı hale getirmektedir. Bağdadi tekniğinin kullanımı sonucu genellikle giyotin pencereler tercih edilmiştir. Giyotin pencerenin yukarıya doğru açılması ve pencere kasasının dar duvar kalınlığına uyumu bu durumu kendiliğinden ortaya çıkarmıştır. Ancak balkonlu cihannümalarda iki yana açılan kanatlı pencereleri de görmek mümkündür. Bazı örneklerde pencereler demir parmaklıklara sahiptir.
Ayakta kalmaya çalışan derken giderek bu tip evler yaşanılan mekanlar olmaktan çıkıyor, varisler anlaşamayınca metruk hale geliyor ve bir süre sonra tamir edilecek veya yıpranmış virane evler haline geliyor, bir süre sonrada yıkılıp yerine apartman veya blok siteler yapılıyor.
Sokak sağlıklaştırma kapsamında yerel yönetimler ve Çevre Bakanlığı ortak proje ile belki restore edebilir. İşin bir de sosyal konumu ve sokağın hali hazırdaki konumu da önemli, eski günlerin cazibesi ve ekonomik hareketlilik kalmadığı için bu sokaklar artık ikamet için tercih edilen merkezi sokak ve prestijli yerde oturuyor olmak vasfını da maalesef kaybettiği için eski veya yeni sahipleri için restore edilse dahi artık beğenilerek oturulan bir yer olmaktan çıkmış durumdalar.
Bu sokakların yarısı yıkık, diğer yarısı yıkılacak evler olarak zar zor duruyor zaten, yarın o yerlere apartman, site vs. yapılınca bu evler ayrık otu gibi kalmış, özgün çevre düzenlemesi olmayan, hayat ve bahçesi gözlem ve gözetim altında kalmış, eski günlerin mahremiyeti kalmamış bir ortama da mahkum evler olarak göze batıyor, iyi ve güzel oldukları için kimse itibar etmiyor, yarın yıkılır veya satılır müteaahhite verilir gözüyle bakılıyor.
Aslında bu tür evlerin olduğu bir çok tarihi mahallenin toplamı olan Hacı Fettah Mahallesi'nde (bkz. Mehmet A.Uz, konyapedia) yeni bir sokak düzeni ve olacaksa eğer çok katlı binalara yüksek yoğunluk değil yatay ve kısmi yükseklikler öngörülmeli ve imar planı olarak ayrıca tanımlanması gerekir. Peyzaj olarak bu evler merkeze alınmalı ve esas prestijli meskenler olarak apartman ve sitelere değil bu meskenlere değer verilmeli ve özgün mekan sıfatını koruyucu önlemler alınmalıdır.