CHP’Yİ BİRİLERİ BANA DA ANLATSA NE İYİ OLUR
Şunu baştan söyleyeyim. Toplumda ki ağır yarılmadan dolayı benim kimsenin fikrini değiştirmem mümkün değil .Böyle bir düşüncem olmadı hiçbir zaman. Kendimin bile değişmesini istediğim halde değiştiremediğim düşüncelerim varken ,başkalarını değiştirmek gibi bir iddiada bulunursam bu size de komik gelmez mi? Zaten kimsenin fikrini değiştirmek ‘’acaba yanlış yerde miyim’’ diye kendisini sorgulamak gibi bir düşüncesi de yok. Çünkü herkes her şeyi biliyor ve yeni bir şey öğrenmeye niyetli de görünmüyor.
Bazı fikirleri yadırgar hayret edebilirim. Hakarete başvurmadığı sürece sahiplerini de kınamak gibi bir düşünceye prim vermemeye çalışırım Hiç değilse buraya kadar anlaştık mı? Fakat zihinsel faaliyet burada dursa…Durmuyor işte. İnsanda ki merak var ya merak. Aşağıda ki sorularımı CHP den yana tercih yapan arkadaşlarımız yanıtlar ve tatmin edici cevaplar alırsam en azından CHP hakkındaki görüşlerimi gözden geçirebilirim.
Soru şu: CHP yöneticileri CHP’nin Atatürk’ün partisi olduğunu tekrar eder durular. Farz edelim bir tarihçi ’’ 1934 yılında Türkiye’de yapılan genel seçimleri MDP(Manası yok uydurma) partisi kazandı. Böylece Atatürk’ün partisi CHP muhalefete düşmüş oldu. Seçimlerden iki yıl sonra Almanya’ya yaptığı bir ziyarette Atatürk muhalefet partisi genel başkanı sıfatıyla Alman Focus Dergisine ‘’Türkiye güvenli bir ülke değildir. Canınız ve malınız emniyette değildir’’ şeklinde beyanatta bulundu.’’ bilgisini paylaştı. Ne dersiniz? Böyle bir beyanatın tasavvurundan bile hoşlanmadınız değil mi? Hoşlanmadınız ama bu beyanatın sahibinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu biliyorsunuz. Vatanperverlik adına , Atatürk olunca asla böyle bir beyanatın olacağını kabullenemiyorsunuz da Kemal Kılıçdaroğlu için hangi saiklerle normalleştiriyorsunuz? Üstüne üstlük önce inkar ettiği halde Focus tarafından resmi olarak yalan söylediği de tescillenmişken… O halde bu nasıl Atatürk partisi? Bu beyanatın içini de ben doldurayım. Kılıçdaroğlu demek istiyor ki: ‘’Ey sevgili Almanlar(!) Türkiye çok tehlikeli bir ülkedir; gitmeden önce yarım saat düşünün ve öyle karar verin.. Ey imkanı olan Türkler, siz de bu ülkeyi bir an önce terk edin ki canınıza malınıza zarar gelmesin (Bizim gibi imkanı olmayanlar ne yapacak? Ölecek tabi. Başka ne yapacak?).’’Söyleyin Allah aşkına!.. böyle bir beyanattan başka nasıl bir anlam çıkar? Bu açılımı merkeze alırsanız size üç seçenek sunulmuş olur. Ya Kılıçdaroğlu’na güvenmeye devam ederek uyarıları doğrultusunda ülkeyi terk edeceksiniz ; ya da iç ve dış düşmanlara karşı canlarını esirgemeden savaşan ve bir kısmını şehit olarak uğurladığımız emniyet güçlerine iftira eden, onların şahsında devlete düşman bir yalancıyı CHP nin başında tutmaya devam ederek beyanına ortak olacaksınız. Üçüncüsü de çok zayıf bir ihtimal olmakla birlikte partinizi değiştireceksiniz. Kararınız?
28 Şubat sürecinde devlet içindeki bazı tıyneti bozuk bürokratlar tarafından bir cüzzamlı gibi takip edilen baş örtülü kızlarımızın onlarcası ile görüşmelerim oldu; göz yaşlarını içlerine akıttılar ama gerek kendileri gerekse yakınlarından bir tanesi devlete lanet okumadı. Devleti , kendine düşman bir devlete şikayet etmeyi aklından bile geçirmediğini de çok iyi biliyorum.
Bu iki bakış açısını kıyaslayın. Size göre hangisi ülke severlik ölçüsüyle örtüşüyor? Tercihiniz?
Futbol sahalarında İzmir marşı söyleyerek vatanperver olunmuyor. Davranışlarınızın samimiyetine bakarım ben.
Son sorum olsun. Sadece bir tanesini ele aldığım Kılıçdaroğlunun, ülkeyi yabancılara şikayet konusunda sicili hayli kabarık davranışlarından yola çıkarak CHP nin samimiyetini sorgulamayı düşünüyor musunuz? Evet mi hayır mı?
Her şey gönlünüzce olsun inşallah.