Gülşen Yılmaz
Gülşen Yılmaz Ceren’in yas günüydü

Ceren’in yas günüydü

Aslında Ceren Özdemir ile ilgili yazı yazmak istemiyordum.
 
Çünkü günlerdir onun üzerimde yarattığı psikolojiden kurtulamıyorum. Kadın cinayetleri hakkında çok yazı yazdım çok konuştum.
 
Ama bu başka bambaşka… Bu sefer karşımıza çıkan katil, adaletsizliği ve zafiyeti tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Bu vahşetten sonra da önlem alınmazsa üstüne daha ne gelebilir bunu düşünmek beni o kadar yaraladı ki elim klavyeye gitmedi.
 
Ve Ceren…  Yaş günü yas gününe dönen Ceren…
 
Ben bu kadınların görüntülerini izlemeye artık tahammül edemiyorum. Katili arkasından gelirken şöyle bir dönüp korkuyla bakması gözlerimin önünden gitmiyor. Tıpkı Emine Bulut videosunun hala beynimde çevrilip durduğu gibi…
 
Çok sevdiğim bir dizideki şu kesit aslında her şeyi anlatıyor.
 
“Senin suçun büyük... Cezanı da çekmemişsin doğru dürüst! Sekiz sene ne ki? Yok, haksız tahrik, yok iyi hal, indire indire bir tek madalya takmadıkları kalmış sana! Ben okudum o mahkeme tutanaklarını… Her zaman ki gibi gereği düşünülmüşte, gereği yapılmamış o mahkemede…”
 
Bu cümlelerin ardından Türkiye’de öldürülen kadınların olay yeri fotoğrafları katile izlettiriliyordu. Fonda ‘Kadınım’ şarkısı ile birlikte…
 
İzlerken yaşadığın çağdan nefret etmemek elde değil!
 
Sabah ofiste işe başlamadan katilin ifadesini okudum. Dört sayfalık ifade…
 
Bütün haysiyetsizliği ile hayat bana günaydın dedi o ifadelerle!
 
Günaydın Gülşen!
 
Günaydın! O katillerle birlikte uyandığın bir sabah!
 
Ceren’siz, Emine’siz, Özgecan’sız, Tuğba’sız, Güleda’sız bir sabah!
 
Bu sefer sırf katilin canı istedi diye öldük! Bir dahakine neden öleceğiz. Ben artık bu cinayetler iki gün trend topic olup sonra unutulsun istemiyorum! Evine girmesine saniyeler kala öldürülen bir kadının annesinin feryadını izlemek istemiyorum.
 
Nefesim daralıyor şu satırları yazarken inanın.
 
Katilin ifadesini okurken, kendi hayatını anlattığı kısmı geçirdim kafamdan bütün gün…
 
Yetimhanede başlayıp hırsızlıkla, bally kullanarak kafa bulmayla geçen bir hayat… Sonra çocuk bıçaklama, cezaevinden firar, ardından Ceren’e uzanan simsiyah bir hayat!
 
Mesele biraz da bu değil mi dedim kendi kendime?
 
İnsanı doğru mayalamak!
 
İster yetiştirme yurdunda olsun ister aile ortamında şu çocuklar büyürken içine vicdan tohumunu bir yerleştirin artık!
 
O vicdanı kadına, hayvana, çocuğa karşı hep göğsünde bir kolye gibi taşıması gerektiğini öğretin!
 
Erkek çocuklarınıza kadına nasıl davranması gerektiğini anlatın!
Özellikle anneler anlatsın istiyorum. Kökünü kurutalım şu canice hislerin…
 
Gülşen sen ne diyorsun böyle çözüm mü olur diyor olabilirsiniz. Ama benim aklıma bunlar geliyor. Sizde düşünün. Kafa yorun. Ne yapabiliriz? Nasıl yapabiliriz. Ne dersiniz?
 
Adalet kadınlar öldükten sonra işliyor çünkü… İşimiz adalete kaldıysa…
 
Öyle ya, 12 yaşında bir çocuğu sırf kendisi ile sohbet etti diye bıçaklayan birini kapalı cezaevinden, açık cezaevine alan,  oradan firar etmesine sebep olan, sonra o katili tekrar açık cezaevine alan, sonra tekrar firar etmesine sebep olan, en son da bir kızın evinin kapısında bıçaklanmasına neden olan bir adalet sisteminden bahsediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Gülşen Yılmaz Arşivi