Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Büyüdükçe Küçülen Dünya

Büyüdükçe Küçülen Dünya

            Dünya ile ilgili herkesin bir hayali var. Ama herkesin hayali kendi dünyası… Yanlış mıdır bu, olmasa gerek. Mesele; hayal edilen dünyanın tüm insanların dünyası ile nerede ve nasıl çakıştığı. Dünyanın ve içinde bulunduğu kâinatın yaratılışı ile ilgili bilim insanları onlarca araştırma yaptı, yapıyor, yapacak. Dünyayı tanımak uğruna çıktığımız yolculuk insanı tanımak gayesi değildir de nedir?

            Ulaşamadığımız bir köşesi kaldı mı dünyanın? Seksen güne gerek yok artık devri âlem için. Yollar büyüyor, uçaklar büyüyor, teknoloji büyüyor. Daha ötesi var; oturduğunuz yerden istediğiniz yere gidebiliyorsunuz, istediğiniz yeri görebiliyorsunuz. Dünya bir dünya kadar daha büyüdü. Ve bu dünyanın insanı gönlüne, kalbine, inancına bakmak yerine aldığı keyfin, tadacağı geçici heveslerin hesabını tutuyor.

            Saniyelerle ölçülüyor Sahra çölünde çektiğiniz fotoğrafın Kutuplara ulaşması. Ekranda görüyorsunuz en sevdiğiniz arkadaşınızın gülüşünü tıpkı karşı karşıya gibi. Öte kıtada birine ulaşmak bu kadar kolay lakin sokağınızda oturan kapı komşunuza ulaşamıyorsunuz.

            Hayalini kurduğumuz dünya ile çağın dünyası arasında bir tenakuz yok mudur? Gelişip değişen, büyüyüp ilerleyen dünya beni çok daha bahtiyar etmeli değil miydi? Dünden daha rahat dünden daha konforlu bir hayat vaat ediyordu birileri, kulağıma “her şey daha iyi olacak” diye fısıldıyordu filmler. Yolların kısaldığından, binitlerin hızlandığından dem vuruyordu krallar lakin o krallar vaktin yetmediğinden şikayetçi.

            Kaygılanıyor bir kısım insanlar, dünya diyorlar, yaşlanıyor, bitiyor, küresel ısınıyor ve yakın zamanda isyan edecek. Diğer bir kısım boş yere diyor bu tasa, beyhude laf diyorlar, dünya bitmez tükenmez daha da sömürelim asıl olan biziz diyorlar. Kim doğru söylüyor ya da hangisi yalanından mutlu ve mesut? Dünya üzerine konuştukça insan üzerine söz ettiğimizi neden unutuyoruz?

            Dünya büyüyor, büyümeyi sayılarla, tablolarla, istatistik denen yolla ispat ediyorlar. Oysa ben inanıyorum “iki artı iki” her zaman dört etmeyecek. Hakikati aramak için yola çıkmış iki kişi ile hakikati haykırmak için çabalayan iki kişinin toplamı her zaman dörtten çok olacak. Buna rağmen daha çok kazan, daha çok harca, daha çok yaşa diyen dört kişinin çıkardığı gürültü neden hâlâ fazla?

            Kalabalıklar arasında kendi dünyasının hayalini kuranların sesi artık duyulamayacak kadar cılız ve fersiz. Kendi başına kalmış insanın bir araya gelerek oluşturduğu yığınlar bu büyük dünyanın vatandaşları olmaya ne kadar hevesli. Ne şekilde olursa olsun kazanmanın, nerede ve nasıl olursa olsun harcamanın her türlüsü mubah ve olağan kabul edildiği büyük bir dünyada kendi masum ve makbul dünyamızın hayalini nasıl kuracağız sahi?

            Mutlak ve sürekli bir mutluluk halinin, bitmeyecek bir haz ve rahat hissinin olmayacağını idrak makamında olan insanın hakikati arayan bir dünya hayali kurması erdem olsa gerek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi