Bugün 23 Nisan, Neşe Doluyor İnsan
Hayat, zaman, yaşam her şey değişti, ortaokula gittiğim yıllarda kaldığımız yurtta bir ezgi dinlerdik. Sözlerini Abdurrahim Karakoç’un yazdığı “Noktada Zaman” isimli şiirinin bestelenmiş haliydi o ezgi…
O Ezginin sözlerini hiç unutamamam… İlk kıtası, “Gönül kurşun yemiş yaralı ceylan, Döndüğü noktadan bin yıl uzakta... Yürek ateş düşmüş kuru bir saman, Yandığı noktadan bin yıl uzakta” şeklindeydi…
Hatırlayabildiğim kadarıyla o ezgilerin bulunduğu kaset “Bir Çekirdek Bin Ormandır” başlığı ile hazırlanmıştı ve o yıllarda bizim çokça dinlediğimiz kasetler arasındaydı.
Yıllar o yıllardı, zaman sanki o zamandı… İnsan özler mi, yurtta kaldığı günleri? Demek ki özlüyormuş, özleyecekmişiz.
Neyse, o yıllarda o sözleri dinlerken içimde bir hüzün oluşurdu, özellikle Sabah Namazına bizleri kaldırmak için bu ezgi yayınlandığında, sanki ağlayarak uyanırdım, o kadar hüzünlenirdim ki anlatamam, ama tabi manasını anlayamazdım. Şimdi düşünüyorum da, gerçekten şair olmakta büyük olmakmış, Abdurrahim Karakoç merhum, yaşamış, içselleştirmişte o şiirler ondan sızan ballarmış, ürünlermiş…
Şimdi o şiirin manasını çok iyi anlıyorum, insan öyle oluyor, doğduğu noktadan bin yıl uzağa gidiyor, bunu da yaşı 40’a merdiven dayadığında anlıyor…
Bugün 23 Nisan Bayramını düşünüyorum, çocukluğumu, gençliğimi ve bugün 23 Nisan bizim için o hüznün bir varidatı oluyor adeta…
Aslına bakarsanız bugün 23 Nisan üzerinden oy devşirmeye çalışanları da, bu milletin çocuklarının bayramını burnundan getirmeye çalışanı da umursamıyorum. 23 Nisanın ruhunu anlayamamış, bu toplumu içselleştirememiş zavallı laikçi, Kemalist, faşist kesime de çocukluğumun hatırına bugün kızmıyorum… Biliyorum ki bu milletin çocukları derin, kirli odaklara, bu milletin çocuklarını birbirine kırdırmaya çalışan sözde siyasetçi karanlık uşaklara inat 23 Nisanı coşkuyla kutlayacak…
Ben İlk Okulu köyde okudum, Derbent Değiş Köyü İlk Öğretim Okulunda… Okulda başarılı bir öğrenci olarak kabul edilirdim, onun için mutlaka 23 Nisan Çocuk Bayramında en önemli şiiri ben okurdum. Şimdi gözlerimde yaş o günleri hatırlarken bir gün o günlerden bin yıl uzakta olacağım hiç aklıma gelmezdi elbette…
Aslında 23 Nisan, 22 Nisan günü başlardı, okulu yıkardık, sınıflara bayraklar asar süslemelerle sınıfımızı çok güzel bir şekilde süslerdik. Bir Atatürk büstü vardı, onun önündeki boş alanı temizlerdik, okulun dışını da yine tertemiz yapardık…
Herkes şiirlerini öğrenmiştir, oyunlar oynanacak, yürüyüş yapılacak, koşu yapılacak, artık coşkuyla 23 Nisan Kutlanacaktır… Her şey hazır hale gelince evimize giderdik. O heyecanla bir gün nasıl geçerdi hala bilmiyorum. Gece uyuyamazdım, epey bir süre bir sonraki gün yaşanacak günün heyecanıyla yatakta bir sağa bir sola dönerdim. Tabi derken uyur kalırdım ama genelde o gün sabaha kadar o bayramın coşkusunu rüyamda da yaşardım.
Ve sabah, bugün 23 Nisan, önce bütün çocuklar okulun bahçesinde toplanırdık ve önde 1. sınıflar olmak üzere bütün okul sıra halinde köy meydanına kadar yürürdük. Bu yürüyüş esnasında marşlar okunurdu, “güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar…” ve sonra tekrar okulun bahçesine gelirdik. O esnada okulun bahçesi artık tıklım tıklım doludur. Koşular yapılır, çuval, yumurta, para, yoğurt ile oynanan oyunlar hala aklımdadır.
Ve Tabiî ki şiir zamanı… Haftalarca onlarca prova ile öğrendiğimiz beden hareketleri ile kürsüye gelir, şiirimizi okurduk. Hala kulağımda çınlıyor, “Sanki her tarafta var bir düğün. Çünkü en şerefli en mutlu gün… Bugün yirmi üç Nisan, Hep neşeyle doluyor insan” diyor sanki bütün sokaklar, evler, ülkemizin neşeli çocukları, kır çiçekleri… Köy Çocukları…
Bırakın bugün çocuklar neşe dolsun, bırakın bu ülkenin çiçekleri hep gülsün, gülleri neşe ve coşkuyla bırakın hep güzel güzel koksun…
Milletimizin geleceğinin umudu, neşe kaynaklarımız, çocuklarımızın 23 Nisan Çocuk Bayramını kutluyorum… Neşeniz hiç kaybolmasın.
Fevzi Hocayı Kaybettik
Sadece Konya’nın değil, ülkemizin hatta dünyanın önemli değerlerinden Hattat Prof Dr Fevzi Günüç Hocamız Meram Tıp Fakültesinde epeydir görüyordu. Ne yazık ki, ömür bitti, göz kapandı, artık O Darül Bekada… Bu dünyada kaç insan vedasıyla insanların saygısını hak ediyor, Fevzi Hocamız saygının en büyüğünü hak edenlerdendi… Saygı ile Merhum Hocamıza Rabbizülcelalimizden Rahmet, kederli ailesine, sevenlerine, Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin mensuplarına sabrı cemil ve başsağlığı diliyoruz.
Rabbimiz taksiratını affetsin, mekânını cennet eylesin…