BİR SAPAN TAŞI BİR KURŞUN
Bazı anlar bir fotoğraf karesi olarak çekildiği andan çok daha fazlasıdır. O anlar taşıdığı mana sayesinde onca söz, onca ifade aracından çok daha tesirli ve kalıcıdır.
Filistinli ve engelli, her iki ayağı kesik, tekerlekli sandalyede oturduğu halde sapan taşıyla kararlı ve emin bakışlarıyla kadrajlanan o adam… Kesif bir bomba dumanı önünde çekilmiş o kare temsil ettiği ve içinde barındırdığı hisle zihinlere kazınmış durumda.
İslam alemi rahmet ayı Ramazan’a girerken patladı bombalar… Müslümanların dillerini, ellerini, gözlerini fenalıktan sakındıkları, değil bir kötü söz söylemeyi, kendine bulaşmak isteyene bile yumuşak davrandıkları bir iklimden söz ediyoruz. Buna rağmen gözü dönmüş Yahudilerin ve bir terör devletinin kurşunları, bombaları altında niyetlendiler oruçlarına…
Yüzlerce kişiyi yaralayan ve yetmiş kadar Müslümanın canına kasteden bu terör devleti ne duracağa benziyor ne pişman olacağa…
Ne zaman ne yapacağı belli olmayan, dengesinin yarın sabah nasıl olacağı kestirilmeyen güya dünyanın ağababası ABD başkanının masa başında attığı o kocaman imzayı sırıta sırıta etrafa gösterirken sonucun buraya varacağını bilmiyor olamazdı.
Tarihin sayfalarına not düşülüyor, sonra gelenler bugünü okumak ve anlamak için yazılan çizilen ne varsa inceleyip bir yargıya varacaklar. Akıl, insaf, vicdan ve insani duygulardan mahrum olmayanlar zulmün ve haksızlığın üzerine kurulan bu yapının elbet bir gün çökeceğini görecekler.
Her şey dünyanın gözü önünde olup biterken zihinlerde kalıp unutulmayacak anlar çoğalıyor aslında. Yazının başında söylediğimiz tekerlekli sandalyesinde protestolara katıldığı sırada vurularak şehit edilen 29 yaşındaki Fadi Ebu Salah, tarihteki ve zihinlerdeki yerini aldı çoktan.
Ebu Salah, bahsi geçen karede tekerlekli sandalyesinde iki ayağı kesik olduğu halde sapanıyla taş atarken görülüyor. Yetmiş yıllık bir mücadelenin temsili resmi gibi… Eli ayağı kesilmiş, insani yardımlardan bile mahrum edilmiş, evinden toprağından kovulmuş, vatanı metre metre işgal edilmiş bir halkın verdiği mücadele. Onun karşısında silahlanmış ve acımasız makine görünümüyle İsrail askeri…
Fotoğrafın hikayesi çekilme anından çok daha güçlü ve çok daha uzun bir zamana yayılacak. Mesele o ki Müslümanlar olarak bizler bu hikâyenin neresinde duracağız? Bu taşın tesir edeceği fiziksel yer ile dünya tarihinde tesir ettiği yer aynı değil. Beni yok etmek isteyen topyekun cenaha karşı yerden aldığım taş ümmetin gücüyle atılmış olmalı.
Kendi ırkı ve halkı dışında herkesi ve her şeyi kedine hizmet edecek şekilde gören, sermaye, para, güç, hakimiyet uğruna her şeyi göze alabilen bir devletten bahsediyoruz. Kurşuna karşı sapan taşından bahsediyoruz…
Yirmiye yakın İsrail askerinin arasında gözü kapalı halde yaka paça götürülen 14 yaşındaki Fevzi El-Junidi isimli Filistinli gencin o fotoğrafı unutulmayacak. Tıpkı Ebu Salah’ın unutulmayacağı gibi. Çünkü bu anlar korku ile cesaretin, ürkeklikle kararlılığın, sinsilikle azmin karşı karşıya geldiği anlar… Yüzlerce kurşun tonlarca bomba unutulup gidecek lakin sapan taşının kalbinizde açtığı korku, tedirginlik ve çekinme gitmeyecek.