Hayrettin Atak
Hayrettin Atak Bir Nevi Sıla-i Rahim…

Bir Nevi Sıla-i Rahim…

İtiraf ediyorum; tarihi 2. İslam Ticaret Hukuku Kongresine katılan bilim adamlarının birkaçı dışında hiçbirini tanımıyorum… Tanıdıklarım da televizyon ekranlarında ya da sosyal medyada gördüklerimden ibaret…

Konuya bu kadar uzağım yani…

...

Ancak tebliğ sunacak ya da tebliği müzakere edecek bilim adamlarıyla, kongreyi sade vatandaş olarak takip edecekleri bir çırpıda ayırabiliyorum…

Kimin konuşma yapacağını kimin dinleyeceğini anlayabiliyorum, herkes gibi;

Şöyle ki; Bilim adamlarının gözlerinde müthiş bir mutluluk var… 19 Yıldır Sila-i Rahim yapamamış, sonrasında olmayacak bir şekilde doğduğu toprakları görme fırsatı bulmuş birinin duyabileceği mutluluğun aynısı var her birinin yüzünde…   

 Prof. Dr. Hayrettin Karaman “Bir sonuca ulaşılması taraftarı değilim, olmamalı da” demişti dün… “Ümmetimin ihtilafında hayr vardır” mucizesine binaen…

Ama Kongre amacına ve sonucuna ulaşmıştı çoktan…

Konuşmaların sonunda hiçbir konuda bir mutabakata varılmamış bile olsa…

Nasıl mı? Çağımızın en önemli meselesi Ticari faaliyetler ve finans konularında uzman onlarca bilim adamını bir masa etrafında Konya’da toplayarak…

Bundan güzel sonuç mu olur?  

Asıl kazanan Konya…

Konya, bir finans şehri değil belki ama bu işlerde ‘bir Merkez’ olma yolunda on yılı aşkın bir süredir uğraş veriyor… Bu işlerden kasıt; genelde; İnancın, Ticaretin, Girişimciliğin, Sanayinin, Tarımın, özelde ise; Zekatın, inandığı değerleri göz ardı etmeden para kazanmanın, Helalin, Haramın, Alın terinin karşılığını verebilmek gibi konular… İçlerinden belki en önemlisi de İslam Dünyasını bir ekonomik yapılanma etrafında toplama ülküsüyle yaşamış Necmeddin Erbakan’a yurtluk etmesiyle bir ‘Merkez’…

Ve böylesi önemli konuların Konya ismi etrafında şekillenmesi başlı başına bir sonuç değil mi?

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda ilk amacına ulaşan ve ilk kazanan Konya…      

Hatta bir anlamda fikirlerin Sıla-i Rahim yapması bu…

İkinci kazanan İş Dünyası…

İnandığı değerler çerçevesinde karar vermek istemesine rağmen bu çerçevede uygulaması gerekenleri, konuya hakim olup olmadığını dahi bilmediği insanlardan öğrenmek durumunda kalan insanlar yani… Öğrendiklerinin yanı sıra, hatalarını da gözden geçirme fırsatı bulacak bu İşadamları… Farkında olsun olmasın, asli yörüngelerinden çıkanların yeniden yörüngelerine dönmesi ve asıl kazanç kapısı olan Ahiret yurdunu kazanmasına vesile olacak belki de…

Üçüncü Türkiye…

En önemli örneği bugünkü oturumda yaşandı; “İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Rahmi Yaran Diyanet İşleri Başkanlığı Zekat Genel Müdürlüğü kurulmalıdır” şeklinde bir teklifte bulundu. İşte Ülke’nin kazanımına en iyi örnek… Çok çok önemli olmasına rağmen bugüne kadar kimsenin dillendirmeye cesaret edemediği kural ve kurumların hayat bulmasıyla sonuçlanacak belki de bu kongre…

Türkiye’de beklediği sonuca ulaşacak elbet…

….

Ve bir kazanımda Ümmet adına… Ümmetin aralarındaki ihtilaflar için bir masa etrafında toplanmayı alışkanlık haline getirmesi sorunların çözümünün başlangıcı sayılmalı… Mutabakatın sağlanması, bir karara varılması yada varılamaması önümüzdeki güzel günlerin habercisi. Son dönem Ümmetin ve mazlumların tek sözcüsü tek savunucusu Türkiye ilmen de Ümmetin gözünde yükseliyor…

İslam dünyasının bir masa etrafında karar verebiliyor olması başlı başına bir müjde ve bir sonuç manifestosu niteliğinde değil mi?

….

Konya Ekim ayında bir kongre, çalıştay, konferans ve seminerler kenti oldu…

Bilim adamı değilim belki ama, sonuç olarak bir tebliğ de ben sunmak istiyorum;

Sıla-i Rahim şarttır…

Ama 19 yılda bir olmaz…

İki ya da en geç Üç yılda bir… 

Bu tebliğimiz hakkında ki müzakereleri de en kısa zamanda bekliyoruz Prof. Dr. Mehmet Bayyiğit, Lokman Koyuncuoğlu ve Ali Deresoy’dan…  

Son olarak bir de teşekkür; İş adamları, Konya, Türkiye, Ümmet adına…

Emeği geçen herkese… 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hayrettin Atak Arşivi