Sıtkı Yonca
Sıtkı Yonca BİR KONU BİR YORUM

BİR KONU BİR YORUM

İki kişi kendi aralarında tartışıyor.

Birisi ''keseceksin kolunu bakalım bir daha yapabilir mi?'' deyince ötekinin dehşet ve korku dolu yüz ifadesiyle (çoğunuzun duyduğu kullanım süresi dolmuş cümleyle) ''bu zamanda öyle şey olur mu? Hangi çağda yaşıyoruz?'' karşılığını vermesinden konunun hırsızlık olduğunu anlıyoruz. Tartışma galibiyetsiz kapanıyor ama benim için de hem öğretici hem de düşündürücü oluyor.

                Nasıl bir dehşet hali ki; Allah'ın bize verdiği merhamet nimetini neden zalimin lehine kullandığımızın farkına varamayız! Mazlumun yanında yer almayı ne zaman düşüneceğiz?

                Nasıl bir korku halidir ki; merhamet adına Allah'ın koyduğu kanunun derinliği hakkında belki bilgi sahibi olduğumuz halde neden zalimle aynı çizgide buluştuğumuzun idrakinde olmayız!

                Nasıl bir akıl tutulmasıdır kİ; şeriat (kelime anlamı kural, kanun)kavramına küresel illüminatinin yüklediği dehşetin(!)doğru olup olmadığını sorgulamayınca, Müslüman kimliğimize rağmen Kur'an a cephe aldığımızı neden düşünemeyiz veya düşünmek istemeyiz!

                Nasıl bir duygusal sapmadır ki; hırsızın kolunu, acımak adına, yaşadığımız sıcaklığı mazlum adına empati yapmak için kullanamayız da, kendi koyduğumuz yasalarla önleyemeyince bilmeden de olsa neden Kur'ana müracaat ettiğimizin bilincinde değiliz! Öyle bir bilinci yakalamadan neden korkar insan?

                Buraya kadar olan anlatım için Hz.Ömer'in(R.A.)konuyla ilgili uygulamasından bir örnek vereyim.  Hz. Ömer bir yere vali gönderecektir. Valiye der ki: ''Birisi hırsızlık yaparsa ne yaparsın?'' ''Allah'ın hükmünü uygularım.'' ya Emirel Mü'minin cevabını alınca Hz.Ömer, tekrar'' nedir o yapacağın ''onu söyle ısrarında bulunur; vali, ''kolunu keserim.'' der. Hz.Ömer ''şayet hırsızlık yapan yokluk yüzünden hırsızlık yapmış da sen onun kolunu kesmişsen Allah'a yemin ederim ben de senin kolunu keserim ''karşılığını verir .Anlaşıldı her halde?

                Nasıl bir düşünce tarzıdır ki; zina yapmayı aklımızdan bile geçirmediğimiz halde zina yapana Kur'an literatürüyle yaklaşınca neden akrep sokmuş gibi yerimizden zıplıyoruz. İnsan, fıtratına neden bu kadar yabancılaşır?

                Nasıl vicdani bir savrukluktur ki; bizim kız kardeşimiz ,ablamız, teyzemiz, halamız olduğu gibi başkalarının da ablası, kız kardeşi, halası, teyzesi olduğunu düşünmez de ''genelevi'' gibi, kadını bir meta haline getiren kavrama kurumsal kimlik kazandırmak için çaba gösteririz! Lütfen söyleyin nasıl bir vicdandır bu?

                Nasıl bir yürektir ki; Suriye'li 23 yaşındaki genç kadını bebeğiyle katleden soysuz için ''güzelliği tahrik etmiş'' gibi densiz bir manşetle karşılayan gazeteyi okur da ''olabilir'' yumuşaklığına gelmenin az daha ötesinin makulleştirme olacağını neden sezemeyiz!

                Nasıl bir davranış kalıbıdır ki; her nasılsa içki içmeyi alışkanlık edinmiş kardeşimizi ''içkinin zararının faydasından daha fazla olduğu'' ilminden yola çıkarak kardeşimizi bu illetten kurtarmaya çaba göstermek yerine laiklik adına onu savunmaya geçerek kendisine ve ailesine en büyük ihaneti yaptığımızın şuurunda değiliz!

                Siz nasılları çoğaltabilirsiniz. Şunu söyleyip yazıyı bitireyim. Empati yapmayan hiçbir vicdanın kemale erme şansı yoktur. Yarınınızın bu gününüzden daha güzel olması dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi