Bir İstismar mı Var!
Gündemde yine belirli kesimler tarafından çarpıtılan bir haber var ve anlamadan, dinlemeden, sadece muhalefet olmak için o furyaya kapılan insanlar mevcut.
Hatta dikkat çekmek için “tecavüzcüsüyle evlendirilecek” gibi başlıklarla haber yapıyorlar.
Bu ülkede böyle bir şey mümkün mü? Böyle bir durum olacak olursa hepimiz karşısında dururuz. Anlamadan, dinlemeden konuşmamak, yazıp çizmemek gerekir.
Ülkemizde on sekiz yaş altında olanların evlenmesi ya da evlendirilmesi suç sayılıyor. Bu sebepten aile rızası ile dahi olsa on sekiz yaşından küçük bireyler resmî nikah olmadan evlenmişse ve çocuk sahibi olmuşlarsa, doktorlar bunu devletin bu işlerden sorumlu kademelerine bildiriyorlar ve bu suç sayıldığı için erkek hapse mahkum ediliyor.
Yapılan işlem doğru mu? Yasalara göre doğrudur.
Peki her iki taraf da kendi rızasıyla evlenmişse, buna tecavüz demek doğru mudur? Kesinlikle yanlıştır.
Aklını “Nasıl belden aşağı vururuz?” niyeti ile çalıştıranlar, hiçbir zaman emellerine ulaşamayacaklardır.
Bu yasada düzenleme yapılmalı mı derseniz, bu konuda eğer çok ciddi mağduriyet varsa, tüm açıklığıyla masaya yatırılıp çözüm üretilmelidir. Bu değişiklik yapılacaksa, sadece bu belirtilen yani kendi rızası ile evlenen ve eşi ile çocukları mağdur olan kişiler dışında başka suç işleyenler için bu değişikliğin kapı aralamamasına çok dikkat edilmelidir.
Bir de şu açıdan değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum:
Ülkemizde evlenme yaşı oranında daha şurada on – on beş yıldır değişiklikler oldu. Onun öncesinde ilkokuldan, ortaokuldan mezun olunca evlendirilen çok fazla kızımız vardı. Bunların büyük çoğunluğu isteyerek, bir kısmı da zorla evlendirilmişlerdir.
Sonraları “çocuk gelin” tartışmaları ortaya çıktı ve kızlarımızın özgüveni artırılmaya çalışılarak okumaya teşvik edildi. Şimdilerde evlenme yaşı yirmi yaş üstüne çıktı. Bu durum iyi midir, kötü müdür, olumlu yanları mı çoktur, olumsuz yanları mı bu tartışılabilir, herkes farklı değerlendirebilir.
Okumaya teşvik edemediğimiz kızlarımız oluyor, kendi tercihleriyle eğitim hayatına devam etmek istemeyip evlenmeyi tercih edebiliyorlar. Bunlara sen âkil baliğ olmuş olsan dahi evlenemezsin, demek mi gerekir, bu durumu da bir irdelemenin doğru olacağını düşünüyorum.
İstismar, tecavüz gibi suçları işleyenlerin kesinlikle affedilmemesi gerektiği konusunda herkes hem fikir olsa gerektir. Bu suçlar affedilemez. Vebali hem büyük, hem de ağırdır, adaletle de bağdaşmaz.
Binlerce insanın muzdarip olduğu bir durum var ve devlete bu konuda başvurmuşlarsa, çözüm üretmek de devletin görevidir. Görmezden gelinemez.
Çığırtkanlık yapmanın lüzumu yok!
Konu masaya yatırılıp sorunlar maddelenerek, adaletten ayrılmadan uygun bir çözüm üretilmelidir. Bu çözüm için yasalarda değişiklik yapılması gerekiyorsa elbette bu teklif edilmelidir.
Saçma sapan iddialarla gündem oluşturmak isteyenlere kulak vermemek gerekir.
Tek yönlü okursak gündemi, yanlışa düşebiliriz. “Mevzu ne, ne yapılmak isteniyor, neden yapılması gerek, nasıl yapılacak?” sorularına cevap bulmak, sonra yorumlara kulak vermek gerekir. Yoksa olmadık yerlere sürüklenmemiz mümkündür.
Bir diğer husus da yapılacak düzenleme sonunda bu durumdan “kimlerin?” faydalanacağıdır. Bu soruların hepsi cevaplandığında ortaya çıkan sonuç önemlidir.
Aklı başında insanlarız; söz konusu olan her konuda bu soruların cevaplarını öğrenerek kendi fikirlerimizi ortaya koymalıyız. Çığırtkanlık yapmak çözüm değil, aksine sorunu daha çetrefilli hale getirmekten başka bir şey değildir.
Adaletle hükmetmek zordur. Adaletten ayrılmaksa soruna bir yenisini eklemektir. Şimdi bu konu hakkında yorum yaparken bizler adaletten ayrılıyor muyuz? bunu bir düşünelim…