Bayramların ekonomi penceresinden görünümü
Din, insanın dünyasını imâr eden ve insana ukbayı kazandıran disiplindir.
Din, varlık olarak soyut; etki olarak en somut olgulardan biridir. Din için, sosyal hayatın, kültürel hayatın ve ekonomik hayatın temel belirleyicisidir dersek, yanlış bir tespit yapmış olmayız.
İdrak ettiğimiz Ramazan Bayramı ile beraber Kurban Bayramı, Müslüman âlemi olarak en büyük sevinçlerimizdendir.
Bayramlarımız sadece sevinçlerin kaynağı mıdır?
Belli ritüellerin sergi sebebi midir?
Dini bayramlarımız olan Ramazan ve Kurban Bayramı için bu sorulara hayır cevabını vermek hiç de zor değildir.
Yazımızın başlığından da anlaşılacağı üzere, bayramlarımızın ülkemiz ekonomisinde oluşturduğu hareketlilik esas mevzumuzdur.
Ramazan Bayramı’nın ekonomi yönünden oluşturduğu hareketlilik aslında orucun girmesinden birkaç gün önce başlamaktadır.
Ramazan hazırlıkları, Müslümanlar için ayrı bir meşguliyet, esnaf için önemli bir hasat mevsimidir. Oruçla başlayan hareketlilik, bayrama kadar devam eder.
Ramazan Bayramı için yapılan hazırlıkların en temeli, ikramlık şekerlemelerin satın alınmasıdır.
Bu ikramlıkların pazar ve marketlere gelmesi için yapılan hazırlık, bayramdan en az üç ay önce başlamaktadır ve bu dönemde üretimler kat be kat artırılmaktadır.
Tabi ki, yeni işçi alımları ile devam etmektedir bu hazırlık.
Bayram için yapılan bir diğer hazırlık, en yeni elbiselerin alınması; bayramlıkların, bayram sabahı için elbise dolabındaki yerlerini almasıdır.
Bayramlık kavramı, başka bir toplumun kullanabileceği bir kavram değildir.
Bayramlık mutlaka alınmak zorundadır ve bunun adı israf değildir kesinlikle. Dinin, bir kültüre en güzel yansımasıdır.
Bayramdan bir ay gün önce aldığımız yeni bir elbise, bayramlık değildir. Onun adı, yeni bir elbisedir. Bayramlık, bayram sabahı için alınandır ve Müslüman çocuklarının, dinleri sayesinde yaşadıkları en büyük sevinçlerden biridir.
Tekstil ürünlerinin üretimi açısından meseleye baktığımızda, bu kanattaki hareketliliği görmek hiç de zor değildir. Emeğin yoğun olduğu bu sektörde istihdam, bayramlara hazırlık dönemlerinde önemli oranda artmaktadır.
Gıda ve tekstili, Ramazan Bayramı ile ayakta tuttuk ve sırada tarım ve hayvancılık var.
Peki, bunun için dinin bir yöntemi var mı?
Var efendim!
Kurban Bayramı, toplumumuzun büyük bir kesiminin faaliyet gösterdiği tarım ve hayvancılık sektörünün önemli bir kompetanıdır.
Hayvancılıkla uğraşan insanımızın em önemli hasat mevsimi, Kurban Bayramı’dır.
Bir yılını vererek yetiştirdiği hayvanlarını kurbanlık olarak satan çiftçi, sonraki sene için sermayesini tedarik etmekte ve aynı zamanda geçimini idame ettirmektedir.
Kurban Bayramı öncesi, ikramlık şekerleme temini ve bayramlık elbiselerin alımı yine devam etmektedir.
Her iki bayramda yapılan hazırlıkları, gıda, giyim ve hayvancılık sektörü için can suyu mesabesinde görmek, sanırım yanlış olmaz.
Bu üç sektör, toplumun aslında iç tüketim dinamiğini oluşturan sektörlerdir ve kendi yağı ile kavrulan bir ülke için, ekonomi boyutunda varlığını devam ettirmesi anlamlına gelir.
Ülke ekonomisinin yükünün yarısını din üstlenmiş durumdadır. Ülkesini seven sanayicimize, büyüme için çalışması yetecektir.
Sayısal rakamlar verebilecek durumda değilim ancak şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki, Ramazan ve Kurban Bayramı, sadece bayram değildir. Bu bayramlar, ekonomi döngüsünün vazgeçilmez araçları konumundadırlar.
Din, sadece kulun Allah ile irtibatını düzenleyen kurallar bütünü değildir.
Din, ibâdetten ibâret ritüellerin sahnelendiği sahte bir oyun perdesi hiç değildir.
Din, ekonomidir; din, toplumsal yaşantıdır; din, kültürel birikimdir; din, çok yönlü bir disiplindir.
Ramazan ve Kurban Bayramları, dinimiz sayesinde vardır.
Ve Allah indinde tek din İslam’dır.