Musab Seyithan
Musab Seyithan Batılı Ülkeler, Helvadan Putlarını Yediler

Batılı Ülkeler, Helvadan Putlarını Yediler

Ağızlarını açtıklarında, medeniyeti kimseye bırakmayan, dişlerinden hâlâ kan damlayan Batının, Yunanistan tarafından mültecilere yapılan mezalime gıkı çıkmıyor. Yunanistan’ı kullanarak diğer Batı ülkelerine geçmeye çalışan mültecilerin botlarını denizin ortasında batırıp ölmelerini isteyen, sınırı geçenlere de işkence yapıp paralarını da alıp elbiselerini soyarak Türkiye’ye geri iade eden Yunan vahşetini, medenî (!) batı seyrediyor.

            Hani siz 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne imza atmıştınız. 

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ki, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun Haziran 1948'de hazırladığı ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948'de, BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan 183. oturumunda kabul edilen 30 maddelik bildiridir.

Bu bildirinin 5’inci maddesinde; "Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez" derken Yunan’ın, bütün dünyanın gözü önünde yaptığı bu vahşete nasıl kılınız kıpırdamaz?!!

Aynı bildirgenin 3’üncü maddesinde; "Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır"; 6’ıncı maddesinde, "Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır" ve 14’üncü maddesinde, "Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma imkanlarından yararlanma hakkı vardır" diye yazarken ve bu mülteciler de zulümden dolayı yurtlarını terketmek zorunda kalıp yollara düşerek emin bir belde arayışına girmişken, yollarını kesip haramilik yapan Yunan’a diyecek iki çift sözünüz yok mu ey medenî (!) Batı!!!

Bırakın iki çift söz söylemeyi, Yunan’ın, mültecilere bu insanlık dışı hareketleri, Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen tarafından “kahramanca” ilan edildi, para ve malzeme ile ödüllendirildi. Yuh be size!!! Yüzünüze tükürülmeye bile değmezsiniz. Çünkü tükürüğü kirletirsiniz.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesini onaylayıp kabul ettikten sonra şu yaldızlı sözlerle takdim eder: “İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu beyannameyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilan eder.”

Evet, “eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye” ifadesini tuttum. Üye ülkeler, “Eğitim yoluyla bu ilkeleri içselleştirecek ve uygulayacak, insanca davranış sergileyecek” diyorsunuz. Yunan ortağınız, bu eğitimi alamamış vahşiler mi olmuş oluyor? Bu vahşilere göz yuman, ses çıkarmayan İngiltere, Almanya, Fransa ve diğer irili ufaklı medenilik iddiasında olan ülkeler olarak siz, bu sessizliğinizle zulme ortak olmuyor musunuz? Unutmayın ki zulme rıza, zulümdür.

Batılı efendiler! Biz bu içini boşalttığınız yaldızlı sözleri sizlerden çok işittik. Siz bu insan haklarını ancak kendinize, bir de İsrail’e layık görürsünüz. Bunun dışında kalanların zulüm altında inlemeleri, varil bombaları altında ölmeleri, umuda yolculuk yaparken teknelerinin batmaları veya batırılmaları umurunuzda değildir. İmanı olmayanın vicdanı da olmuyormuş demek ki!!!

Zaten siz gelişmişliğinizi, sömürdüğünüz Afrika ve Ortadoğu’ya borçlusunuz. Bunu, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanlarından olan Jacques Chirac (Jak Şirak), 2008 yılında yapmış olduğu bir konuşmasında “Fransa’yı Fransa yapan Afrika’dır” diyerek ağzından kaçırmıştı. Yani bu söz; “Avrupa, şu anki gelişmişliğini, sömürdüğü Afrika ülkelerine borçludur. Kurdukları sömürü düzeniyle onların yeraltı ve yerüstü zenginliklerini Batı’ya taşıyıp rahat bir gelecek temin ederken, sömürdükleri ülkeleri de açlık ve sefalete terk etti” demektir.

Biz sizin ikiyüzlü/münafık suratınızı yeni tanımıyoruz. Cahiliye döneminde de müşrik dedeleriniz helvadan put yapar, tapar ve acıkınca da yerdi. Siz de 1948’de benimsediğiniz İnsan Hakları Evrensel Bildirgesindeki ilkeleri kutsal değerler olarak kabul ettiniz. Bizim bu ilkelere bir itirazımız yok. Fakat siz bu ilkeleri hep kendi haklarınız söz konusu olunca hatırladınız ve gündeme getirdiniz. Sizin dışınızdaki mazlum ülkelerin vatandaşları söz konusu olduğunda helvadan yaptıkları putlarını yiyen dedelerinizin yolunu takip ettiniz, putunuzu yediniz.

Bu kadar yüzsüzlüğünüze yeter artık!!! Siz güce tapıyorsunuz. Hukukun değil, güçlünün/zorbanın yanındasınız. Unutmayın ki bu hukuk size de lazım. Bir gün olup gücünüzü kaybettiğinizde bu hukuka siz de muhtaç olacaksınız. Ama belki o zaman çok geç kalmış olabilirsiniz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Musab Seyithan Arşivi