Ayşe’ye milletvekilimizden 1 çeyrek altın!
Seçim sürecini geride bıraktık. Herkes bu konuda bir şeyler yazdı, analizler yaptı.
Süreç boyunca benim mesleki açıdan en çok dikkatimi çeken şey ise olayın dijital pazarlaması oldu.
Ekrem İmamoğlu’nun ve Binali Yıldırım’ın sosyal medya kampanyalarını elimden geldiğince yakından takip ettim.
31 Mart süreci yaklaşırken, Binali Yıldırım sosyal medyada çok etkin değildi. Daha sonraki süreçte açılan Twitter hesabı ile bu alanda Binali Yıldırım da aktif olmaya başladı.
Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasında ise 31 Mart sürecinden çok önce başlayan bir çalışma dikkatimi çekti. İmamoğlu’nun dijital pazarlamasında; dijitalden anlayan ve gönüllü gençler çok aktif görev aldı. Hatta öyle ki internetteki bazı canlı yayınlarındaki hitlerin TV kanallarını bile geride bıraktığını söyleyebilirim.
Bu bence çok ama çok önemli bir ayrıntıydı.
Öte yandan, İmamoğlu 31 Mart’tan hemen sonraki otobüs üstü konuşmasında "Her şey Çok Güzel Olacak" sloganının doğuşunu hazırladı. Bu bence profesyonel bir elin yardımıydı. Bu sloganın o anda ortaya atılmasının sebebi elbette ortaya bir hikaye çıkarmaktı.
Hikayesi olan bir marka, kesinlikle bir adım önde oluyor.
Bu süreçte partilerin sosyal medya kullanımında ise çok büyük fark olmasa da milletvekilleri arasında adeta bir uçurum vardı.
CHP milletvekilleri örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sözünü alıntılayarak paylaşıp, karşıt bir argümanla sundu onu. Ya da AK Parti’ye yakın olan bir gazetenin haberini alıntılayarak karşıt görüş geliştirerek politika üretti.
Aynı şeyi AK Parti Milletvekillerinin bir çoğunda göremedim ben. AK Parti Milletvekilleri’nin neredeyse yüzde 90’ı; Ayşe’nin düğününde çeyrek altın taktığını, Mehmet Amca’yla kahve içtiğini falan paylaştı. Bu paylaşımların ne siyaseten ne de politik herhangi bir getirisinin olduğunu düşünmüyorum.
Kaldı ki gençlerin ilgisini bu paylaşımlarla çekmeniz imkansız!
Bir parantez açmak gerekirse AK Parti İnsan Hakları Başkanı Leyla Şahin Usta, Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan, yine Melih Gökçek, Metin Külünk gibi birkaç istisnayı hariç tutuyorum. Onlar bu konuda etkili işler yapıyor.
Sosyal medya üzerinden siyasi mesaj üretme işini en iyi yapanlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan ve tabi ki Devlet Bahçeli.
Özellikle Devlet Bahçeli’nin Tweetlerini kim paylaşıyorsa çok temiz ve net bir Türkçe kullanarak, yer yer atasözleri ve deyimlerle de süsleyerek hazırlıyor. Bence bu paylaşımlar oldukça etkili oluyor.
Söylemeden edemeyeceğim bir konu daha var.
Binali Yıldırım’ın gençlere yönelik sözlerinden birisi olan 10 GB internet konusu iyi düşünülmüş ama eksik olan bir konu.
Binali Yıldırım’a megabayt ve cigabayt farkının anlatılmamış olması düşündürücü. Kaldıki, Yıldırım o internetle gençlerin neler yapabileceği konusunda biraz bilgilendirilmiş. Netflix bile anlatılmış ama megabayt-cigabayt anlatılmamış.
Özetleyecek olursam, AK Parti sosyal medyada yine zayıf kaldı.
Bu konuda 31 Mart öncesi yapılan önemli bir araştırma var. Araştırmada Uğur İbrahim Altay’dan da bahsediliyor. O araştırmayı da özetleyerek, bu konuyu daha ayrıntılı olarak önümüzdeki yazıda ele alacağım.