Hazel Pekacar
Hazel Pekacar Aura nedir?

Aura nedir?

      Aura eski yunanca “meltem esintisi” anlamına gelir. Fiziki bedeni çevreleyen enerji alanının adı auradır.

     Atmosferdeki beyaz ışığı çekerek renklere ayırdıktan sonra bedenin güç merkezlerine yani çakralara iletilir. Kişinin o anki duygusal ve ruhsal durumuna göre beden çeperindeki auranin rengi değişkenlik gösterir.

     Fiziksel aura ise kişinin kendisine belli bir mesafeden daha yakın birisinin izinsiz gelmesinden hoşnut olmama hissine erişmesidir. Bu çeper çocuk eğitiminde 3 yaşından itibaren baslar. Eğer, ebeveyn ve yakın çevresi çocuğun fiziksel sınırlarını ihlal ediyor kaile almıyor ve onun bu sınırlarına istediği gibi girip çıkıyorsa çocukta mahremiyet hissinin oluşumu gelişmez ve ileriki kişilik gelişimini bu konuda olumsuz etkiler. Çocukları öperken izin istemek, oynadığı alana girerken temkinli ve yavaş adımlarla girmek, odasının kapısını çalmak ve bir eşyasını dahi kaldırırken haber vererek kaldırmaktaki amaç, çocuğun kendine ait sınırlarının olduğunu öğretmek ve buna saygı duymaktır.

Öte yandan fiziksel aura eksikliğinde ne olur ?

      Bu sınırlar gelişmediğinde çocuk kendine zarar vermek isteyenlerden ve kendisine istediği gibi fiziksel temasta bulunan, seven insanları normal karşılayacak, böylece fiziksel sınırlarının olduğunu, bunun çiğnendiğinde kendisine bir zarar gelebileceğini anlayamayacaktır.

     Çocukluk dönemi his edinme dönemidir. Mahremiyet duygusu 3-7 yaş arası yerleşir. Mahremiyet gizlilik anlamı çağrıştırmaz yalnızca.  Mahremiyet, çocuğun ruhunda ve kişiliğinde incelik, hassasiyet, zariflik ve nezaket duygusunun edinimi sürecidir. Bir hediye paketini dahi sabırla ve nazikçe açmak, içtiği suyu, tattığı yemeği, aldığı nefesi hissederek keyifle; içmek, yemek, almaktır. Dinlediği güzel bir müziği dahi hissederek tatmin olarak yaşamaktır.

      Fiziksel aurasi gelişmiş çocuk farkındalığı gelişmiş çocuktur. Örneğin bu auranin yokluğunda kendisiyle konuşan, gel bakalım dediğinde gelip bir yabancının dizine oturan, verilen her şeyi sorgulamadan alan çocuk bu sınırlar gelişmediği için kendisine verilecek zararın farkında değildir. Çünkü benlik ve sınır bilinci gelismemistir. Saygı duyulması gereken bir hayat çizgisi olduğunun farkında değildir. . Çocuk istismarı ve zarar uğramış  çocukların çoğu, 3-7 yaş arasında, ebeveynleri tarafından bu eğitimi almayan çocuklar olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü fiziksel sınır hissi gelişmiş çocuk, bir tehlike anında bu duruma duyarlı olduğu için sınırlarının ihlal edildiği anda bu hissi harekete geçiyor ve duruma gerek bedenen gerek çığlık atarak gerekse farklı yollardan bu rahatsızlığını dile getiriyor.

      Ayrıca, fiziksel aurası ihlal edilmiş çocukların mahremiyet hissi zayıf olduğu için başkalarının aurasını da fark edemiyorlar. Kendi auralari işgale uğramış çocukların mahremiyet hissi ve duygularındaki derinlik zayıf olmakta ve yetişkin yaşlarında başkası ve çocukları üzerinde tahakküm kuran, kişisel hayata saygı duymayan fiziki ve duygusal auralarını işgal eden yetişkinler haline geliyorlar.

    

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hazel Pekacar Arşivi