Asgari ücretten vergi alınmamalıdır
Bir ülkenin büyüme rakamlarının, o ülkenin her ferdi için izafiyet niteliği taşımadığı zaman, gerçek büyümeden söz edebileceğimizi ifade ederek söze başlamış olalım.
Şunu da ifade edelim ki; rakamları ne kadar büyütürsek büyütelim, büyümenin algısını yönetemezsek, başarıya sevinmeye fırsat bulamayız.
Kurduğumuz ilk iki cümlenin muhatabı, yönetim erkini elinde bulunduran yetki sahipleridir. Bundan sonraki cümleleri başkaları için mi kuracağız? Hayır, muhatabımız yine aynı.
Başlığımızda dedik ki asgari ücretten vergi alınmamalıdır.
Ülkemizde belli bir ücret ile çalışan 30 milyona yakın işgören bulunmaktadır. Hizmet akdine bağlı olarak çalışanların yaklaşık yarısının da asgari ücret üzerinden çalıştığı, resmi istatistiklere yansıyan durumdur.
Bir ülkenin büyümesinde izafiyetten yani kime göre büyümüşlükten bahsetmemek için, ülkenin içindeki en küçüklerin oranına ve onların yaşam standartlarına dikkat kesilmek gerekir.
Ülkemizde yaklaşık 15 milyon insanın asgari ücret düzeyinde maaş aldıkları net bir gerçek ise, bu insanların çarpanları ile birlikte 50 milyon insanın ülkenin büyüme olgusuna hangi algı ile yaklaştığını bilmek de yönetim erkini elinde bulunduran insanların en birincil görevi olsa gerektir.
Eskilerin tabiri ile bu 50 milyon insan, toplumun orta direğini oluşturan kesimdir ve orta direğin ne kadar dayanabileceğini hesap etmeyen idarecilerin sonu, hesabını bilmeyen kasaba döner.
Dediğimiz bellidir.
Devletimiz, bu coğrafyada gerçekten büyük işler başarmaktadır ve yüz yıl önce kaybettiği ufkunu yeniden bulmuş görünmektedir.
Bu ufuk yolculuğunda devletimizin en büyük azığı, geçim kaygısını zihninden atmış fertlerinin çokluğudur. İnsanımız geçim kaygısı taşımazlarsa, devlet adamlarımız da seçim kaygısı taşımazlar.
Geçim ile seçim arasındaki ilişkinin niçin bu kadar girift olduğunu çözebilen teorisyen çıkmış değildir ama bu meselenin en dengeli denklemi, eşitliğin öbür tarafındaki halkın deprem oluşturacak bir geçimsizlik algısına düşürülmemesidir.
Bunun en temel yolu da maddi imkân dairesinin biraz daha genişletilmesidir. Bu genişletmedeki ilk adım ise asgari ücretten vergi alınmaması için atılacak net bir adımdır. Eşitsizlik oluşmaması için, asgari ücretin üzerinde maaş alanların da maaşlarının asgari ücret kısmından vergi alınmaz, olur biter.
Asgari ücretlinin sigorta primlerinden de belli bir dönemliğine stopaj kanallı kesintiden vazgeçmek de geçim kaygısını ortadan kaldıracak tedbirlere eklenebilir.
Somut rakamları da yazalım.
2021 yılı asgari ücretinden vergi alınmadığı zaman çalışanın maaşına ilave edilecek rakam, asgari geçim indirimini düşersek yaklaşık 220 TL’dir.
Belli bir dönemliğine sigorta primlerinin tahsilinde de fedakârlık gösterilirse, çalışanın maaşına yaklaşık 535 TL ilave edilmiş olacaktır.
Sigorta primlerinin işçi hissesinin tahsilinden sürekli vazgeçmek belki çok mümkün olmayabilir ama asgari ücretten vergi alınmaması, devlete aman aman bir yük teşkil etmez.
Nasıl ki, emeklilikte yaşa takılanların aslında çok büyük bir yük teşkil etmeyeceği kanaati oluşmuş ve bu konuda kapsamlı bir çalışmanın talimatı verilmiş ise, asgari ücretin vergiden muaflığı da bugün yarın konuşulmak zorundadır.
Yaklaşık 1 milyon küçük esnaf için vergi ve beyanname verme yükünü ortadan kaldıran yasa teklifi meclisimize sunulmuştur. O yasanın gerek komisyon görüşmelerinde gerekse genel kurul görüşmelerinde asgari ücretli için de bir düzenleme yapmak, devlet adamalarımıza zor gelecek bir iş değildir.
Seçim arifesinde, beş benzemezin vereceği vaatlerden birinin, asgari ücretten vergiyi kaldırmak, olacağını görmemek için kör değil de başka bir şey olmak lazımdır.
Zor gelecek ve gelirse de zor geçecek bir 2023’ü kolaylaştırmanın yolu, geçim kaygısını dilden, fiilden ve zihinden uzaklaştırmaktır.
Bu yapılınca, bir ülkenin büyümesi, izafiyete bağlı bir algıdan gerçek bir büyüme olgusuna dönüverir.
Hep söylediğimizi bir daha tekrar edeyim:
Şu zor zamanlarda yapılacak en büyük yatırım, insanımızı anlamaya yönelik çaba harcamaktır. Bunun için, insanımızı anlamaktan uzak bürokrat tipleri araziden çekmek elzemdir. Zira bunlar hem araziyi bozmaktalar hem de verimi düşürmekteler.
Devlet adamlarına sunulan raporların ne kadarının gerçek durumu yansıttığı sorunu, ayrı bir yazı konusu fakat insanımızın beklentilerini, devlet adamlarımız bu sahte raporlardan öğrenmesinler, istiyorum.
Zira, doğruyu öğrenemiyorlar, maalesef…