Sezai Keskin
Sezai Keskin ASABİYİZ ASABİ

ASABİYİZ ASABİ

Kâinata baktığımızda her şeyde bir sükûnet görürüz. Yeryüzünde her gün her yerde fırtına esmez ve denizlerde her gün dev dalgalar köpürmez. Tabiat hâdiselerinin dengeli ve ahenkli işleyişi insana sükûnet mesajı vermektedir. Oysa Türkiye’de yeşilden sarıya dönen trafik lambasının anlamı, “yavaşla ve dur” değil, “hızlan ve geç” olarak bilinir. Yavaşlayıp duranların kafa karışıklığı mutlaka giderilir. Bankada numaratörden 674 no’lu fişi alan adam başını hafifçe yukarı kaldırıp elektronik tabelada 667 rakamını görür ve sükûnet içinde boş bir sandalyeye oturup beklemeye başlar. Beş dakika sonra 668 yandığında, varoluşunun anlamından külliyen emindir.  Ardından 669-670-671 peş peşe yanar. Mudi 674, artık hafifçe gülümseyebilir bile. Sonra elektronik tabela 672′de takılıp kalır. 673′ü özlemle bekleyen Mudi 674 yine özlemle beklediği diiinnng sesiyle heyecanlanır ve fakat 345 yanmıştır. 674′ün yüzü asılır. Olduğu yerde biraz kıpırdanır; bacak bacak üstüne atar, zaten atmışsa çözer.  Gözlerini bir türlü değişmek bilmeyen 672 rakamına diker. Bir tabelaya, bir gişedeki memura bakar. İki gişe açık, arkada kaç kişi bunlar? Şu müdürleri herhalde, onu da say, dört kişi var orada. Bu gişeleri niye açmıyorlar peki? 346-347-348. Dinnng-Diiinnnng-Diiiiiinnnng. Ben onlardan önce geldim. Gelmedim mi? Geldim! Diiinnng! 349! Ulan bu herif daha şimdi girmedi mi içeri? “Açsanıza kardeşim öbür gişeleri de! Açsanıza ulaaaaan!”…

Yolda yürüyenden, korna çalana, yavaş yürüyenden, hızlı yürüyene, koşandan, öylece durana, trafiğe, belediyeye, patrona, yağmura, güneşe, havaya, buluta her şeye her şekilde sinirleniyoruz. Suratlar asık, bakışlar sert. Hele toplu ulaşım araçlarında…Kim kimi geçecek? Kim daha hızlı binecek, yer kapacak?…itiş kakış bu ne acele be kardeşim. Öfkeler tepkileri de doğrudan tetikliyor, çünkü öfkeli beyin rutubet tutar,  biz asabi milletiz, çok asabiyiz. Millet olarak tepkilerimiz de farklıdır. Diyelim elli kişi olan bir kuyruktasınız ve aranıza bir dımbıl girmeye çalışıyor…Tepkilerimiz nasıl olurdu hiç düşündünüz mü?

KLASİK: Sıraya geç kardeşim                                                                                                          NEOKLASİK: Şeker kardeşim sıraya geçiver                                                                                             REALİST: Sıra var                                                                                                                    SURREALİST: Sallandıracaksın bunlardan ikisini Taksim’de bak bir daha yapabiliyorlar mı?

ROMANTİK: Beyefendi galiba sırayı görmediniz                                                                    NATURALİST: Sırana geç                                                                                                                 MODERN: Efendim insanımız eğitimsiz. Halbuki Avrupa da…                                                           POST-MODERN: Sırana geç lan ayı!                                                                                                      UZLAŞMACI: Acelesi olmasa öne geçmezdi; üzmeyin garibi.                                                              DEVRİMCİ: Altyapı sorunları çözülmeden halkımız sıraya geçmez, devrim olunca herkes hizaya gelecek.                                                                                                                                                KADERCİ: İki dakika fazla beklesek kıyamet mi kopar? Kısmetse hepimizin işi görülür .                               FELSEFECİ (septik-kuşkucu): Ön ve arka kavramları görecelidir. O tarafın ön taraf olduğuna kim karar verdi? Öne geçtiğini zanneden, aslında arkaya geçmiş olabilir                                                                                                KANTCI: Efendim algılanmayan şeyler yok demektir. Bakmayın o tarafa, adam yok olur.                                KÖTÜMSER VAROLUŞCU: Herkes bir gün ölecek, onurlu bir şekilde bekleyin, bir gün o adamda ölecek 

İYİMSER VAROLUŞCU: Sıkmayın canınızı, anın tadını çıkarmaya çalışın. Bakın ne güzel hayattasınız ve birileri önünüze geçebiliyor                                                                                                                              HUMANİST: İnsanlık bir bütündür. Birimiz hepimiz birimiz için. Dolayısıyla birimiz öne geçince, aslında hepimiz öne geçmiş oluyoruz.

Bununla da sınırlı değil, mesleklere göre de tepkiler değişebilir.

Misal ilk defa uçak gören çiftçinin tepkisi:

-       ‘’Remzi havaya bak lan…üstümüzden bir şey geçiyor.

-       ‘’Elleme geçsin’’.

‘’Acaba bununla tarlayı daha hızlı sürebilir miyiz?’’

Bilim adamı tepkisi:

‘’Vay be! Hezarfen kanatları geliştirmiş’’.

Tamirci tepkisi:

‘’Vay anasını uçuyoo lan bu!’’ ‘’Yapmışlar mı? Şerefsizim düşünmüştüm’’

Avcı tepkisi:

‘’Hanım okumu ve atımı hazırla sefer çıkıyom, bu uçan hayvan bizi 3 ay doyurur.’’

Kadavra sergisinde ölü adama tepki:

-       ‘’Secdeye yatarken ölmüş bu kesin’’

-       Ayy gerçekten, şuna bak öne doğru eğilmiş.’’

Kızların tartıya çıkınca gösterdiği tepki:

En çok görülen vaka: ‘’hii çok kilo almışım’’ cümlesi ile başlar.’’

Acaba etkisi olur mu diye düşünülerek parmak ucunda yükselinir, ama tartı buna kanmaz…

Çoğunda tepkiler beraberinde bahane de hazırdır;

‘’ ay yemekten sonra tartmayın beni, olduğumdan 5 kilo fazla gösteriyor.’’

‘’ ay çizmeyle tartıya çıktım ya ondan dolayı 5 kilo fazla gösteriyor’’

Daha neler var neler. Son olarak, klasik bir tepki ile bitirelim…                                                                    Tüm ısrarlara rağmen misafir:                                                                                                            - ‘'Yemeyeceğim yeter!'’ diyorsa, evsahibi son kozunu kullanır ve ilahi gücü cümle içinde kullanıp                                                                                                                                                         - “bak Allah'ın adını verdim” diyerek misafiri köşeye sıkıştırır. Misafir bunun üzerine midesi dolu olsa da, ilahi kudret korkusundan mıdır, kaçış yolu kalmamasından mıdır, ne var ne yoksa bir çırpıda yer.

Her toplumun kendine özgü tepkileri vardır. Ama biz Türkler kadar güldüren ve tuhaf olanı başka millet yoktur herhalde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sezai Keskin Arşivi