Dr. Ramazan Tuzla
Dr. Ramazan Tuzla Araç kiralamanın kamuya mâliyeti

Araç kiralamanın kamuya mâliyeti

İsraf, masraf, müsrif ve kıymetlerin kaybolması…

İnsan daha çok israf ediliyor bu topraklarda ama bugün yazımızı maddenin isrâfına, metanın ve meteliğin boşa verilmesine ayırdık ve bu özelde araç kiralamanın kamuya mâliyetine değinmeye çalışalım.

Yaklaşık on yıldır kamuda hizmet alımına ilişkin ihâleler yapılmakta ve belli oranda istihdam oluşturulmaktadır. Eksikleriyle beraber bu uygulama devam etmektedir.

Son yıllarda kamu kurumlarının en önemli harcama kalemlerinden birini araç kiralama işi oluşturmaktadır.

Kurumlar nezdinde bu karar verilirken elbette enine-boyuna tartışmalar yapılmıştır ve ona göre kararlar verilmektedir. Buna bir diyeceğimiz yok. Ama uygulama sürecinde katlanılan mâliyetin dikkate alındığını söylemek de pek mümkün değil.

Mâliyeti şöyle bir örnekle ortaya koyalım: Bir kamu kurumunda 5 adet taksi türü araç dışarıdan kiralanmaktadır. Bu araçların her biri için yaklaşık 1400 TL aylık kira bedeli ödenmektedir. Bu bedel sadece aracın kendisi için yapılan ödemedir. Yakıtlarını kurum kendisi karşılamaktadır.

Bir yıl içinde 1araca ödenen kira bedeli 17.000 TL olmaktadır. Kiralanan bu aracın kiralandığı yıl itibariyle sıfır satış fiyatı 40.000 TL’dir. Kamu kurumu 3 yıl içinde bu araca 50.000 TL kira bedeli ödemektedir.

Kurum 5ş araca üç yıllığına 250.000 TL kira bedeli ödemektedir.

Bu bedel ödenince araçlar kamu kurumunun malı olması lazım öyle değil mi? Öyle değil. Aracı kamu kurumuna kiralayan kişi, aracının yıpranma payını da dikkate alarak 3 yıl sonra aracını en az 35.000 TL’ye satmaktadır.

Mâliyet ortada, kâr ortada, zarar ortada, mantık ortada, israf ve müsriflik ortada…

Şayet kamu kurumu, bu 5 aracı 40.000 TL’ye kendisi satın almış olsa idi, vereceği rakam 200.000 TL idi. 3 yıl bu araçları kullanan kurum, 5 aracı satmak istediği zaman en az 180.000 TL gelir elde edecekti. 3 yıllık kira mâliyeti 20.000 TL ile halledilmiş olacaktı. Bunun adı tasarruf değil de teessüfse, biz teessüf etmeliyiz bu kararı veren idârecilere.

250.000 TL nere, 20.000 TL nere…!

Binlerce kurumun olduğu Türkiye’mizde her kurumun 3 yıl için 230.000 TL tasarruf yapması demek, Başbakanımızın açıkladığı tasarruf paketine en büyük desteği vermek demektir.

Araç kiralamanın en açık ve anlaşılır mâliyeti budur. Bunu farklı yerlere çekmeye çalışacak bir kurum yetkilisi, mevzuattan, araç bakımından, sigortadan, şoförden dem vurabilir. Bu tavır, kaçak güreşmenin bir diğer adıdır.

Tasarrufa imkân verecek bir mevzuat değişikliği kadar kıymetli bir çalışma olabilir mi?

Kurumlar, 2014 yılı itibariyle aldıkları araçları, 2024 yılına kadar çok rahat kullanabilirler. O tarihten sonra hurda değerine de satılsa, her kurum büyük bir tasarrufun altına imza atmış olur.

Meseleye, insana verilen kıymet yönünden baktığımız zaman, ahvalimiz hiç de hoş değil. Taşeron bünyesinde çalışan insana asgari ücret veriyoruz. Bizim olmayacak bir metal yığınına en az iki asgari ücret veriyoruz.

Bu çelişkinin de izaha muhtaç durumunu yetkililere havale edelim.

Bir kamu kurumuna araç kiralayan bir kişiden duyduğum sözü aktararak yazıyı bitirelim.

“Belediyeye pikapımı kiraya verdim. 3 yıl içinde aracımın mâliyetini çıkardım. Bundan sonra aracımı satsam bile tamamı kârımdır.”

 Sıradan bir insanın düşünüp tatbik ettiği bu işi, ellerinde her türlü imkân olan kurumların koca koca idarecileri neden düşünmez acaba?

Tasarruf, kamu yetkisini elinde bulunduran insanların, adaletten sonraki en temel hassasiyeti olmak zorundadır.

Adalet, insan kıymetinin harcanmasına engel olacaktır; tasarruf da milli servetin har vurup harman savrulmasına engel olacaktır.

Bu yetkiyi ellerinde bulunduran insanlar için;

Duânızı eksik etmeyin efendim. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Dr. Ramazan Tuzla Arşivi