Sıtkı Yonca
Sıtkı Yonca Amacım siyaset değil, ama konu siyasi

Amacım siyaset değil, ama konu siyasi

Abdullah Gül’ün röportajı çok tartışılıyor son günlerde.

Sayın Gül, bir soruya  Gezi kalkışmasından gurur duyduğunu söylerken; bir başka soruya da,’’ şiddet içermeyen her türlü düşünceye saygılı olmak gerektiğini’’ söylüyor. O halde Abdullah Gül, O kadar Belediye otobüsünün kundaklandığı, onca  TOMA’nın havaya uçurulduğu, birkaç tane özel binanın yıkıldığı, özel mülklerin talan edildiği, zararın milyarlarla ifade edildiği Gezi kalkışmasını şiddet olarak görmüyor demek ki. Bu kadar çelişkiyi aynı anda kullanabilmek için eski cumhurbaşkanı olmak ; yok yok Abdullah Gül olmak gerekiyor. Madem Gezi olaylarıyla gurur duyuyor; olayın failleri hakkında berat kararı veren üç hakimle birlikte devletin zararını ödemeyi neden düşünmez? Bunu yapmazsa, devletin o mallarında bir liralık hakkım varsa bunu kendilerine helal etmiyorum.
 
Röportajda bir başka soruya, Türkiye, hard powerı (kaba kuvvet, silah gücü)çok kullanıyormuş. Kendileri, HDP’li vekilleri de gittiği ülkelere götürdü mü? Götürdü.  Devlet, çözüm sürecinde  Joseph NYE’’nin  soft power(yumuşak güç) tezinde iddia ettiği kültürel(kürtçe Tv), ideolojik(siyasi ayağı TBMM’de) ve kurumsal(hükümet olarak) üçlemeyi büyük riskler almasına rağmen kullandı mı? Kullandı. Peki bütün bu girişimlere karşı konvoylarla yaptığı gösteriler üzerinden hükümeti sabote etmeye kalkışmadı mı  PKK? Kalkıştı. Devlet soft powerı daha nasıl uygulayacaktı?

Devlet , ‘’akıllı powerı’’ da denerken,  J.Nye’nin ‘’okyanustaki balıklar’’ dediği içimizdeki yabancılaşmışları ‘’soft power’’,PKK’yı da ‘’Hard Power’’ la kullanarak hükümeti düşürmekle meşgul olan ABD ve AB’nin çabalarını neden görmez Gül?

Gül, bir başka soruya, ‘’siyasal İslam çöktü’’ cevabı veriyor. Joseph Nye ‘’zihinsel olarak çökmeye müsait olanlarla ‘’sert çekirdeğe’’ hard power uyguladıklarını’’ söyler. Yoksa Peygamberimiz(S.A.V.) zamanında İslam’ın, itikadi, siyasi, ahlaki, ekonomik, kültürel değerleri  neyse yine aynıdır; aynı da kalacaktır. Çünkü dinin sahibi Allah (C.C)dır. J. Nye, ‘’hard powerın’’  bizim gibi ‘’sert çekirdekler’’ dediği sıradan Müslümanlara kullanılmasını öğütler; Kılıçdaroğlu’yla siz endişelenmeyin.

Başka bir soruda, 2018 de Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde  kendisiyle görüşen Hulusi Akar ve İbrahim Kalın’la ilgili ‘’geçmişteki ilişkiler çerçevesinde onlar bana herhangi bir şeyi telkin etme durumunda değillerdi’’ diyor. Bizce röportajın şuuraltı çözümü bu cümlede saklıdır. Bu narsist psikolojidir sayın Gül’ü hareketlendiren. ABD, İngiltere gibi büyüklerden (!) telkin alabilir gülümüz ama ülkede Genel Kurmay Başkanlığı yapmış bir zat, kendisine telkin veremez(!) Siyasete göz kırpmasının altında ki temel neden cumhurbaşkanlığı makamının zihninde  bıraktığı lezzettir. Üstelik parlamenter sisteme geçilerek tepede oturacak ve hiçbir risk almayacak beyimiz.

Hiçbir siyasiye, hiçbir din adamına teslim olmamamız gerektiği telkini yapıyor biz acizlere. Biz kendisi gibi enaniyet sahibi olmadığımız için tavsiyesine uyacağız  ve kurduracağı partiye teslim olmayacağız. Teslim olunmaması için elimizden geleni de yapacağız. Allah’ın izniyle sözümüzün arkasındayız Selamlar.          
               
Not: Biz bu yazıyı yazarken Karar Gazetesine verdiği orijinal röportajı esas aldık. Elif Çakır soruyor. Abdullah Gül: Nerede sessiz kaldım. En büyük olaylar Gezi olaylarıydı. Bana o zaman  ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: ''Bununla büyük bir gurur duyuyorum'' dedim. Şaşırdı herkes. Çünkü ''Türkiye'nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz.'' Sayın Süleyman Soylu'ya verdiği cevapla bunun neresini inkar ediyor anlamak mümkün değil..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sıtkı Yonca Arşivi