İbrahim Çolak
İbrahim Çolak Acıkmak gerek

Acıkmak gerek

Bu olay Afrika'da, Yoruba Krallığı'nın kutsal şehri İfe'de bugün gibi bir günde ya da kim bilir ne zaman yaşandı.

Hastalığı artık iyice ilerlemiş bir ihtiyar, üç oğlunu topladı ve onlara şöyle dedi:
-En değerli şeylerim bu odayı tamamen doldurana kalacak.
Ve dışarı oturup gecenin çökmesini bekledi.
Oğullarından biri toplayabildiği bütün samanı getirdi, ama odanın yarısı boş kaldı.
Diğeri toplayabildiği tüm kumu getirdi, ama odanın yarısı boş kaldı.
Üçüncü oğul bir mum yaktı.
Ve oda doldu.*

Dağlım, ömrüme mum yaktı. Allah onu çok sevsin.
X
Zihnimin bir sistematiği yok sanırım.
Bir uçtan diğer uca çabucak geçiyor olmamdan anlıyorum bunu.
 

Her gün yeni kararlar alıyor ancak daha karar alırken cayacağımı, tutamayacağımı biliyorum.
Mevzim; bu çağda, bu günde, bu Ankara'da ve bu işte. 
İyi veya özgün olmak değil, "vasat olmak" olmalı derdim.


Rabbimiz öyle büyük, öyle şanlı, öyle akıl almaz ki!
Karnım tok, sırtım pek, çayım ve sigaram var ve ben mutsuzum!
Yani nankörüm!
Rabbimiz bizim aklımızla bize davranacak olsaydı bizimle uğraşmaz, bizi bırakıp giderdi.

Birçok eylemimizi, gerçek manada acıkmadan yaptığımız için tadımız eksik.
Acıkmadan yiyor, acıkmadan dost oluyor, acıkmadan okuyup yazıyor ve acıkmadan seviyoruz.
Sonuç hüsran!

Acıkmak gerek.

x

Dere, çay, ırmak, nehir... İnsanlar gibi boy boy. Bulana durula akarlar. Yine insanlar gibi. Suyu ilkbahardaartar, yazın azalır, bazen kurur. Hep insan, yine insan. Azalır, çoğalır, etrafını sular, sulamaz, taş taşır, çöp taşır, kızar bağırır, söker götürür. Hepsi; dere, çay, ırmak, nehir... Hepsi denize kavuştuğunda su olur, sessizleşir, başka bir ses olur.

x

Baharı gönlünde taşıyana…  

Sen oradan baktığında beni mutlu görüyor, ahh onun yerinde olmak isterdim diyorsun, ben başkasına, başkası bir başkasına imreniyor.

Daha bu sabah, evet bu sabah, şöyle düşünüyordum. Heybemi sırtıma alayım ve ölene kadar yürüyeyim, dolaşayım, hesapsız yaşayayım.

Allah'a zor yok ve ancak şimdi nöbetim burada. İnandığım bu. Sende nöbetini iyi tutmalısın.

Ve yine bu sabah düşünüyordum ki insan yürümeli, hata yapmalı, yine yürümeye devam etmeli. Yanımızda en çok merhamet olmalı yürürken.
İnsanlar mutlu rolü yapıyorlar. Mutlu insan çok az. Hatta nadirattan.
Yaşadıkça öğreniyor ve şükrediyorum. Yaşadıkça yaralanıyorum. Yaşadıkça.
Aynı gökyüzünü paylaşıyor olmamız bile, birbirimizi sevmek, sarılmak ve paylaşmak anlamına geliyor gelmesine de cimri, hasis ve kıskanç olmasak.
Sabah sana dua olsun.

*Ve Günler Yürümeye Başladı &EduardoGaleano

Önceki ve Sonraki Yazılar
İbrahim Çolak Arşivi