Zor yıllar
Zor yılları yaşıyoruz. Büyük bir varoluş mücadelesi içindeki Türkiye zorluklarla başa çıkmaya çalışıyor. Tarihten gelen sorunlarımızı çözmeye çalışıyoruz. Binlerce yıllık tarihin üzerimize yüklediği misyonu başarmak için uğraşıyoruz.
Her bir karışını şehitlerin kanı ile vatan bellediğimiz toprakları yine son ana kadar tüm gücümüzle koruyup, şehit kanı dökerek terketmek zorunda bırakıldık. Büyük güçlere karşı destansı mücadeleler verdik. Son büyük savaşta, 1. Harbi umumide parçalandık ve kaybettik. Şimdi küllerimizden doğuyoruz. Batı’nın bin yıllık Türksüz/Müslümansız Anadolu hayalini gerçekleştirdiğini ilan ettiği halden, bugünlere gelmek kolay olmadı.
Dinini, dilini, nüfusunu, kültürünü, sanayini, ordunu, aydınını velhasıl ülkeni ayakta tutacak tüm dayanak noktalarını kaybettiğin bir halden yeniden ayağa kalkmak kolay bir iş değil.
Yok oldu zannedilen bir durumdan yeniden dünyaya meydan okuyabilecek bir hale geldik. Kendimiz dev aynasında görmeye gerek yok, reel gücümüzü aşan hamlelerden kaçınmak gerekir. Ancak ülkenin geldiği süreci iyi incelersek geleceğe dair umutlarımızın ne kadar yüksek olması gerektiğini görürüz.
Türkiye’nin kendini toparlaması tüm dünya dengelerini etkileyecektir. Bunu bizden başka herkes bilmektedir.
Bu yeniden doğuş döneminde büyük zorluklarla başa çıkmak ve bu zorlukları aşmak zorundayız. Din anlayışımızdan devlet tasavvurumuza, yeni bir toplumsal sözleşmeden hukuk düzeninin tesisine, yerli savunma sanayiinden tarıma, ileri teknolojiden ahlak tesisine kadar çok yönlü bir mücadele içinde bulunuyoruz. Bu mücadele içinde FETÖ gibi örgütlerle mücadele de var, uluslararası istihbarat örgütlerinin müdaheleleri de var. Ekonomik yaptırımlara karşı durabilmek yani güçlü bir ekonomi bu mücadelenin ön koşulu. Paran yoksa kavga edecek halin bile yoktur. Bu sebeple Türkiye öncelikle ekonomisini sağlamlaştırma çabasında oldu. Bugün çok şükür büyük badireleri atlatırken ekonomik manada herhangi olumsuz bir tablo ile karşılaşmadık. Ekonominin sağlamlığı yerli üretim ve projelerinizin de finansını bulmanıza imkan sağlamakta. Bunlar küçümsenecek adımlar değil. Türkiye güçlü bir ekonomi oluşturmak için çok bedel ödedi.
Türkiye’nin yeniden inşası için uğraşıyoruz. Cumhurbaşkanı’nın Devleti sıfırdan yeniden kuruyoruz mealli sözleri bu tasavvurun dışa vurumudur. Devletin yeniden organize edilmesi süreci sadece FETÖ ile mücadeleye indirgenemeyecek kadar büyük çaplı bir iştir. Cumhurbaşkanı bu hedefi koymuştur, daha önce 2023 hedeflerini koyduğu gibi. Bunun altını dolduracak olan siyasi ve bürokratik kadrolardır. Başta meclise seçilen vekiller, hükümet üyeleri, atanan bürokratlar, danışmanlar hepsinin bu büyük mücadeleye göğüs gerecek ve bunu ülkesi adına başarıyla sonuçlandıracak akla ve yüreğe sahip kadrolardan oluşması gerekmektedir. Yoksa küçük hesapların, şahsi ikbal beklentilerinin ülkenin yeniden tarih sahnesine çıkmaya hazırlandığı bu kutlu yürüyüşü aksatması, engellemesi, geciktirmesi büyük vebaldir ve bu vebali atananlar kadar atayanlar da taşımaktadır.
