ZOR İŞ BU REKLAM!
Reklam kampanyası süreci sancılı bir süreçtir. Brief almakla başlayan bu süreç strateji, yaratıcı işler, medya planı şeklinde devam eder. Ajans müşterinin müdahalelerinin yaratıcı işi öldürdüğünü söyler, müşteri ise kendi kafasındaki reklamı görmek ister. Zor iş gerçekten bu reklam. Kim ne hata yapıyor bu zor süreçte bakalım;
MÜŞTERİ HATALARI
Markasını tanımlayamama; ajans brief almaya geldiğinde yüksek cirolarınızdan, pazar lideri olduğunuzdan (ki zaten yerelde pazar lideri olmayan yok) başlamayın anlatmaya. Siz kimsiniz, ne iş yaparsınız, müşterileri neden bu ürünü alsın, ürününüzün içeriğinde neler var gibi sorulara cevap verin. Yani önce kendinizi doğru tanımlayın.
Bizim hedef kitlemiz herkes; İnsanların marka bağlılığından da belli zaten herkes seni almak için kapında kuyruk olmuş demek gelir ajansın içinden ama diyemez. Karşısında yıllardır bu işi yaptığını ve her işi çok iyi bildiğini söyleyen (ya da sanan) birçok bilmiş reklamveren vardır. Hedef kitlenizi herkes olarak tanımlıyorsanız kusura bakmayın sizden marka falan olmaz fason üretime devam.
Rakibimiz yok; Ah canım! Pazarda tek misin sen? Ne güzel hemen biz de yapalım aynı işi pazar boşken.
Logoyu bir tık büyütelim; Bu artık bir reklamveren hastalığı. Logo büyüyünce marka değerinize katma değer sağlanmıyor, kapınıza müşteriler yığılmıyor sadece tasarımın ahengini öldürürsünüz, ayrıca logonun büyüklüğünden sana ne, ajans senin üretimine karışıyor mu?
Çok boşluk olmuş, biraz dolduralım; Hem ürünü gösteriyim, hem indirimi söyleyeyim, e bi de kalite mesajı verelim, ya bir de bizim yeni fabrikanın fotoğrafını mı koysak… O billboard tasarımında her şeyi söylemeye kalkınca o reklam çöpe gidecek.
AJANS HATALARI
Brief verilmez alınır; Sen müşteriden kendini anlatmasını beklersen çok beklersin, o sana ilk başta cirosunu anlatmakla başlar. Müşteriye doğru soruları sorarak istediklerini söke söke almayı bilmek lazım.
Nasıl bir reklam istersiniz; Müşteri nasıl bir reklama ihtiyacı olduğunu bilse sana ihtiyacı kalmaz, ilacını bilen hasta doktora niye gitsin. Sen araştırıp, inceleyip hastalığı teşhis edip tedavi yöntemini müşterine sunacaksın.
Zannetmekle reklam olmaz; Bu ürünün kullanıcı bence böyle düşünüyor deyip reklam yapılmaz, brief aldıktan sonra hedef kitleyi en ince ayrıntısına kadar incelemek gerekli, kimle konuştuğunu bilmeyen reklam olmaz.
Abi sen gel ajansa tasarımcıyla hallet; Tasarım bölümün işinin mahremidir. Müşteri mahreme sokulmaz. Tasarımı bilen sensin, müşteri ajansa gelip tasarımcıya iş yaptıracaksa ajansa ne gerek var o zaman. Restoranın mutfağına girip yemeğe tuz attın mı hiç?
Mail attım bakın bakalım nasıl olmuş; Yaptığınız reklam maille satılmaz, müşteriye gidip ciddi bir sunum yaparak, neyi neden yaptığınızı, neden söylediğinizi açık açık anlatarak satılır, yoksa müşterin işinde söz sahibi olur seni ciddiye almaz.
Sizin için çok iyi bir reklam düşündük; Müşterini, hedef kitleni, ürününü tanımadan neyin reklamını yaptın, yaptığın reklamla neyi hedefledin, hangi problemi çözdün.
Her iki taraf için de bu liste uzar gider. Doğru ajans – müşteri iş süreçleri görmek dileğiyle.