ZEKÂT, FİTRE VE SADAKA
Zekât vermek kimlere farzdır önce onu söyleyelim: Zekât, akıllı, buluğa ermiş, dinen zengin sayılan her Müslüman’a farzdır. Zekât, asli ihtiyaçlar dışında ve nisab miktarına ulaşan mallardan ve değerlerden hesaplanarak verilir. Okuyucularımızdan nisab’ın ne anlama geldiğini bilmeyenler vardır, hemen onu kısaca tanımını yapalım; Nisab, zenginliğin ölçüsüne denilir. Nisab miktarı malın cinsine göre, 80.18 gr altın, buna mukabil para, 40 koyun veya 30 sığıra sahip olan, dinen zengin sayılır. Bunların sahipliği üzerinden bir yıl geçmesi ile de zekât vermek farz olur. Zekât, zengin olan her Müslüman’ın hassasiyetle yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Bakınız, Kuran’da Bakara suresi 43.cü ayet’te “Namazı dosdoğru kılınız, zekâtı veriniz” diye buyrulmuştur. Bu da zekât ibadetinin önemini ve gerekliliğini açıkça göstermektedir.
Sahip olduğumuz her mal, bizlere Rabbimizin birer ikramıdır. Bu ikramdan muhtaç olanlara vermemiz Allah Teala’nın bizlere ikramının devamına ve berekete vesile olacaktır. Çünkü Allah Rasulü (s.a.v.):”zekâtını ödediğin vakit, malını şerrini üzerinden gidermiş olursun”,bir başka Hadisi şerifte ise“Mallarınızın zekâtını vererek sarsılmaz kale içerisine alınız. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz.” buyurmuşlardır.
Zekâtın birey ve toplum üzerinde birçok faydalı sonuçları vardır. Kişiyi cimrilik ve bencillik gibi, kötü duygulardan arındırır. Toplumda yardımlaşma ve dayanışma duygularını arttırır.
Zengin ve fakirin birbirine yakınlaşmasını sağlayarak, fakir ve muhtaçların sermaye düşmanlığını önler. Zekât zengin ile fakir arasında bir köprü kurarak, sevgi ve kardeşliği pekiştirir. Zekât, servetin atıl olarak bekletilmesini önler ve ekonomiye katılmasını sağlar.
O halde burada bize düşen görev öncelikle zekâtın, fakirin hakkı olduğu bilinci içerisinde hareket etmeliyiz. Ayrıca zekâtımızı verirken de karşıdaki kişiyi yani muhatap olduğumuz kişiyi de incitmemeliyiz. Eğer zekâtımızı vermezsek, fakirin hakkını ihlal etmiş oluruz. Bununla ilgili yani zekâtı vermeyenlerin karşılaşacakları acıklı azabı, Yüce Allah Kur’an’ı Kerim’de Tevbe Suresi’nin 34 ve 35.ci ayetlerinde mealen şöyle buyuruyor:”Altın ve gümüşü biriktirip gizleyerek onları Allah yolunda harcamayanları elem dolu bir azapla müjdele. O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak ve “İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım biriktirip sakladıklarınızı”! denilecek.”
Ramazan’a özel olan bir sadaka da fıtır sadakasıdır. Bunu biraz açacak olursak Fıtır sadakası yani fitre Ramazan ayı içerisinde, bayram namazına kadar, ihtiyaç sahiplerine verilen miktar demektir. Bu miktar en az bir kişinin bir günlük iadesidir. Bu yıl en düşük olarak bu miktar 11.50 TL’dir. Daha fazla verilmesinde ise üst sınır yoktur. Fitre her bire için ayrı ayrı verilmesi gereken bir sadakadır. Fitre Rabbimizin biz aciz kullarına bahşettiği nimetlerin ve On bir ayın sultanı mübarek Ramazanı şerife ulaşmanın bir şükrüdür. O halde kısaca özetleyecek olursak burada bize düşen görev; zekâtlarımızı, sadakalarımızı ve fitrelerimizi hassasiyetle ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktır. Rabbim yapmış olduğunuz hayır ve hasenatları kabul etsin.
Selam ve dua ile…