İSTANBUL’UN FETHİ
İslam Dini’ne hizmet için gerektiğinde canlarıyla ve mallarıyla her türlü fedakârlığı göze alan ecdadımız eşsiz zaferlerle dolu bir tarihi bizlere miras bırakmışlardır. Ne güzel… İşte bu insanlık adına büyük kazanımları olan bu zaferler, geçmişimizden geleceğimize ışık tutan çok önemli dönüm noktalarından birisidir. Bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılmasına yol açan ve tarihte müstesna bir yeri bulunan İstanbul’un Fethi’de bunlardan birisidir.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın dediği gibi; “ Niyetim, ‘Allah yolunda cihad ediniz!’ emrine riayet etmektir. Gayretim de, İslam dininin halis ve ulvi gayretidir. Benim, peygamberlere ve Allah dostlarına bağlılığım vardır. Fetih ve zafer ümidim de, daima Allah’ın lütfündandir. Ne olursa olsun inşallah zafer bizimdir! Artık ya şehit olup cennete, veya zaferle Bizans’a gireceğiz!...” İstanbul’un fethetme ümidi ve arzusu Fatih Sultan Mehmet Han’ın dilinden işte böyle dökülüyordu.
Bedir’de Sahabe-i Kiram, Malazgirt’te Alparslan, Kudüs’te Selahattin-i Eyyübi, İstanbul’da Sultan Fatih Han ve daha nice gönül eri kahraman, i’lay-i kelimetullah için işte bu bilinçle hareket ediyordu. Eyup Sultan Hazretlerinin İstanbul’da, ÜmmülHaram’ın Kıbrıs’ta, Abdullah b.Huzafe’nin Afrika’da ve daha birçok sahabenin doğdukları yerlerden çok uzaklarda şehit olmaları fetih anlayışının en önemli göstergesidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde mealen şöyle buyuruyor: “ İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir” şeklindeki müjdesi bu fethe, farklı bir anlam ve önem kazandırmıştır. İşte bu bakımdan önümüzdeki hafta 29 Mayıs 1453 Cuma günü sevgili Peygamberimizin müjdelemiş olduğu bu büyük fethin gerçekleştiği, İstanbul’un bir kültür ve medeniyetin merkezine dönüştüğü önemli bir dönüm noktasıdır.
Fetih ne anlamak gelmektedir? Kısaca birazda ondan bahsedelim: Kuru bir mücadele, kavga, çatışma ve hükmetme davası olmayan fetih, açmak ve açılmak anlamlarına gelmektedir. Fetih, gönüllerdeki kilidin çözülerek gönlün, beldelerin ve ülkelerin İslam’a açılması demektir. Fetih, Zulumat perdelerinin kapanıp nurlu sabahların ufkumuzda arz-ı endam etmesinin adıdır. Fetih, İslam dininin eşsiz güzelliğinin, adaletinin, din, vicdan ve ifade özgürlüğünün bütün insanlığa yansımasının adıdır. Fetih, Fettah olan Rabbimizin isminin dünyanın her bir köşesine götürülme mefkûresinin adıdır. Ve fetih, imanın inkâra, ilmin cehalete, birlik ve beraberliğin düzensizliğe olan üstünlüğünün ifadesidir.
Fetih öncelikle kişinin kendisinde başlar ve insan kendi kendisinin fatihi olur. Fatih, nefis ve şeytanın esaretinden, hakka kulluk hürriyetine geçen kişidir. Fatih, arınan, kulluğun hazzına varan ve fethi sevda kabul edip Hak yoluna sevdalı kimse demektir.
İstanbul’un Fethi tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarından birisidir. Bir çağı kapatıp bir çağı açan bu önemli olay, medeniyetimizin insana verdiği değerin en güzel ifadesidir. Fetih, devletle halkın, madde ile mananın, ilimle ahlakın birleşmesinin sonucudur. Fetih, Fatih’in mekânı değil zamanı fethederek gerçekleştirdiği büyük bir birikimin sonucudur.
Bir fethin ebedileşmesi için, kazanılan topraklar kadar, o topraklarda yaşayacak olan insanlara kazandırılması gereken değerler de önemlidir. Özünü yüce dinimizin değerlerinden alan fetih, ruhu, bilgi ve inançla çalışıp üretmek, ülke ve insanlığa yararlı olmak şeklinde algılanmalıdır. Bu bakımdan, gelecek nesillerimizi İslami ve milli değerlerle donatıp bu ruh ve anlayışa sahip insanlık önderleri olarak yetişmelerini sağlamalıyız. Bizlerde ecdadımızın canları pahasına yaptıkları mücadelenin şuuruyla hareket edelim. Şunu da unutmamak gerekir ki, her birimizin sorumluluk bilinciyle vazifemizi en güzel bir şekilde yapmaya gayret etmemiz bu anlayışın bir gereğidir.
Selam ve dua ile…