Hamdi Bağcı
Hamdi Bağcı Yılbaşı Yaklaşıyor da Bize Ne Oluyor?

Yılbaşı Yaklaşıyor da Bize Ne Oluyor?

 

Yüzyıl batıya hayranlıkla geçince doğal olarak 1920’li yıllarda takvimimizi de batıya benzetmişiz. Ve yaklaşık iki yüz yılı bulan bu serüvende bugün geldiğimiz nokta birçok açıdan içimizi acıtıyor. Takvimimiz bizim değil, yılbaşımız bizim değil, haftalık tatilimiz bizim değil. Onda sonra Alman gazetesi Türkiye’yi Hıristiyan gösterince de kızıyoruz, peki biz şu an ne gibi yaşıyoruz, Müslüman gibi mi? 
 
Cuma günü hem Cuma ibadetlerini yapmalılar hem de bu mübarek günde bir birleri ile oturup muhabbet etmeli, kardeşliklerini artıracak faaliyetlerle günlerini geçirmeliler. 
Ama öyle olmuyor öyle olmadığı gibi Cuma gününün hafta tatili olmasından bahsettiğinizde tren görmüş malum canlı gibi yüzünüze bakıyorlar. 
Tabi hassasiyetinizi kaybedince böyle oluyor. 
 
Müslüman’ca yaşamak, Müslümanlığımızı her anımızda hissetmek bizim hakkımız değil mi? E peki neden bunları yazdık, şimdi bunlarla ne ilgimiz var? Anlatayım, efendim mesele sadece Cuma ile sınırlı değil. Takvimlerimize elin noeliyle başlıyoruz. Adamların takvimi bizim takvimimiz olmuş. Ve ne yazık ki yılbaşı olarak insanımıza sunulan o günde de Müslümanlığa yakışmayan bir sürü görüntü ile insanımız çirkefe alıştırılıyor. Neyse, biliyorsunuz yıllarca bu ülkede Müslümanlar medya’nın pompaladığı bu saçma sapan yılbaşı eğlenceleri ile mücadele etti. Yıllarca bu konu ülkemizde biliyorsunuz bir sorun olarak durdu. 
 
Şimdi başka bir konuya bakalım, bir haftadır değerli Ağabeyimiz Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Âdem Alemdar’ın Gazze ile ilgili yazılarını okuyoruz, doğrusu zaman zaman da duygulanıyorum da okuduğumda… 
 
Konuyu bileştirelim evet o gazetede yıllarca bizimle yılbaşı mücadelesi vermiş Âdem Ağabeyin gazetesinde sürmanşetinde bir otelin yılbaşı eğlencesi ile ilgili reklâmı var. Konu onunla da sınırlı değil 2. sayfaya bir bakıyorum “Rixos’ta… Fırtınası esecek”, başlıklı bir haberle olay daha derinlemesine anlatılıyor ve okuyucuya aktarılıyor, okuyucu bu günah gecesine davet ediliyor. 
 
Ya Gazze hassasiyeti, ya yılbaşı eğlencesi artık bizler bir tercih yapmamız gerekiyor. İkisi bir yerde durmaz ve durmuyor… Tabi sadece Memleket’te değil hassasiyetini kaybetmediğimize inandığımız bazı değerli ağabeylerimizin gazetelerinde de aynı reklâmı görüyoruz.
 
Birileri şöyle diyebilir, “yahu bunlarda iyice bağnazlaştı, adamlar yılbaşını kutlamayı bırakın kutlamayla ilgili bir habere bile tahammül gösteremiyor. Tam yobaz bunlar”. Netice de birileri bize kızabilir, bizi küçümseye bilir ama ben şimdi direk değerli Âdem Ağabeyimize soruyorum, “biz şimdi bu hassasiyeti koruyunca yobazlık mı yapmış oluyoruz? 
 
Yoksa bize yobaz diyen bizim inancımıza saygı duymadığı için yobaz mı oluyor? 
 
Bir zamanlar ağır bir şekilde eleştirdiğimiz durumlara düşmediğimizde adam olacağımızı nasıl birilerine anlatacağız? 
 
Adam olmak nedir? Müslüman olmak nedir? Müslümanlığı yaşamak nedir? Bir Müslüman’ın hassasiyeti kaç lira karşılığında körelir? 
Elbette profesyoneliz, elbette biz yayın kuruluşları olarak karlılığı da önemseyeceğiz ama benim alkolün, faizin haramlığı konusunda bir tereddüdüm yok, bu konuda fikri değişen İsrail Oğulları’na benzeyen Müslümanlar mı oluştu yoksa?
Bir şekilde Rabbimize kul olmak istiyorsak bir bankanın reklâmı bizim gazetelerimize televizyonlarımıza yakışmıyor, bir yılbaşı gecesinin reklâmını ya da haberini yapmak, orada sahne alacak bir bayanın ismi ile afişe edilerek insanların o günah gecesine çağrılmasını amaçlayan haber bizim gazetelerimize yakışmıyor. 
Biz Müslüman’ız ve lütfen zamana uymayı değil de var olan her halükarda Müslümanlığımızı adam gibi yaşamayı kendimize hedef seçelim. 
Ve daha bilmiyorum biz başka ne diyelim… 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hamdi Bağcı Arşivi