YEMENİN İBADETE DÖNÜŞTÜĞÜ ZAMAN:SAHUR,RAMAZAN DAVULCUSU VE TEHECCÜD-II
Aslında insanın, gece namazı kılmak için aşırı bir gayret sarfetmesi gereksizdir. Bunu, Hz. Fatıma ve Ali ile ilgili şu anekdottan çıkarmak mümkündür: Bir gece peygamberimiz, kızı Fâtıma’nın evinde kalır. Kızı Fâtıma ve dâmâdı Ali’nin gece namaza kalkmadıklarını görür. Uyandıklarında onlara: “(Gece) namaz kılmıyor musunuz?” diye sorar. Onlar: “Nefislerimiz/Ruhlarımız Allah’ın elindedir. Bizi kaldırmak isterse, kaldırır” derler. Hz. Peygamber ne diyeceğini bilmez bir halde dizlerine vurarak dönüp giderken : “Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür” (Kehf 18/54) âyetini okuyordu (Buhârî, Teheccüd, 5.). Konuya bu zâviyeden bakınca, “uykunun Hakk’ın fiili olarak” üstün olduğunu kabul eden sûfîleri anlamak daha kolay olur. Meselâ Cüneyd el-Bağdâdî’ye göre, uyumamamız bizim fiilimiz, uyumamız ise Hakk’ın fiilidir. İnsan Ona teslim olmuşsa, O kaldırır veya uyutur. Ancak bu, Onun muhibbleri/sevenleri içindir. Sıradan insanlar, tam teslimiyet zamanına dek kendi iradeleriyle hareket ederler.
Ancak burada belirtilmelidir ki çok uyumak kadar hiç uyumamak da zararlıdır. Gazzâlî’nin deyimiyle, uyku da virddir; Allah’ı zikrederek uyumak gibi edeblerine uygun yapıldığı zaman o da ibâdetten sayılır. Onunla insan ibâdete yeniden güç bulduğu gibi, uyuyup rüyâ görmek yoluyla, erbâb-ı kulûba, erenlere sırlar açılır ve ruhu güçlenir. Ölüm ve uyku birçok açıdan birbirine benzemektedir. Çünkü uyku, Kur'ân’ın da buyurduğu gibi yarı ölümdür: Allah nefisleri/ruhları nasıl ölüm vakti alıyorsa, uykuda da almaktadır. İnsanın uyku uyuyabilmesi için aldığı ruhu geri gönderirken ölüm vakti gelmiş olanın ruhunu geri göndermez (Bkz. Enâ’m 6/60; Zümer 39/42.). Her şeyden önce hem ölümde hem de uykuda ruh, şehâdet âleminden misâl âlemine gider ve oradaki bazı olaylara şâhid olur. Gazzâlî bunun, yâni gayb âlemi diye bir âlemin var olduğunu uykuda görmenin, peygamberlere inanmayı kolaylaştırması açısından çok önemli olduğunu vurgulamaktadır. Bu sebeple bütün gece boyunca uyumak, bir nevi ölüm halini yaşamaktır ve onun için kalkıp geceyi “İhyâ’ etme” yani diriltmek gerekir. (Konuyla ilgili diğer detaylar için bkz. Hülya Küçük, Anahatlarıyla Tasavvuf Tarihine Giriş, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2019, ss. 173-178). Kadir gecesi, bunun zirvesidir.
Ramazana veda ederken nefis tezkiyesi yanında gece zikri alışkanlığı da elde edebildiysek işte o zaman: Kadir gecemiz ve bayramımız mübarek olsun…