Yaşamanın Anlamında Kurban
Yaşamak nasip edilmiş bize ve doğumla beden bulmuş yaratılan ruhumuz. Yaşamak dediğimiz o büyük muamma, zamanla ölçülecek kadar basit ve sade mi? Oysa nefes almak ne kadar kolay ve ne kadar basit bir olay. Nefesimizi tutmak daha zor gibi görünse de ömür tamamlanınca nefes almak imkânsız.
İlk insan Âdem, ilk peygamberde O. Varlığımız onunla başlamış. Peygamber çocuklarıyız. Ve biz atasına isyan eden bir varlığız. İsyanımız Yaratanımızın yanında hoş görülmemiş hor görülsek de kimi zaman başka peygamberler gelmiş.
Yaşamın kıyısında anlamını arayarak varlığımızın bin bir soru sormuşuz ve bunun karşılığında sayısız cevaplar vermişiz. Her bir cevabı yeniden sorgulamışız. Var olan neyimizdir ve yokluk hep varlıkla birliktedir meçhulünü, malum hale getirmek için çaba sarf etmişiz.
Yaşamak yemektir, içmektir, gülmektir, eğlenmektir, savaşmaktır, rekabettir ve daha ayrı ayrı her bir insan için başka bir âlemdir. Hayat sonu olan ancak sonuyla ilgili zamanı belli olmayan bir süreç ve yaşamak bu sürecin tek zorunluluğu.
‘Hayatını yaşıyor.’ dediğimiz kimselerin yaşadıklarıyla ‘hayatından bezmiş’ olanlar arasındaki benzerlik nefes alıp vermekse, yaşamaya yüklediğimiz anlam ne kadar karmaşık bir hal almıştır.
Var olmak ve yok olmak arasında bir hayatı yaşıyoruz. Aslında hep vardık ve hiç yok olmayacağız. Bu dünyayı varlığımızın bir dönemecinde görüp tatmak gerekiyordu, sanki çok uzun bir yolculukta, yol üzerinde verilmiş bir moladayız. Geride bıraktığımız yol için yapacağımız hiçbir şey yoktu zaten ancak yolun bundan sonraki bölümü için verdiğimiz bu mola çok önemli.
Var olduğumuza göre varlığız, yokluk görünmemek, ortadan kaybolmak, yitmek, saklanmak ise yokluğumuz varlığımıza çok daha muhtaç. Dünya denen bu uğrak yerinde var olmakla yok olmak arasındaki süre, eğer zaman denen o mefhumu düşünmezsek varla yok arası kadar bile değiliz.
Yaşamak sanırım bu yazıdan çok daha karmaşık ve çok daha derin ama yaşamanın nefes almak gibi öyle kolay bir tarafı var ki, yokluğu da, varlığı da ucundan kıyısından olsa da tatmaya uzak değiliz.
Yaşarken aradığımız anlamın hakikate dönük yolunu insanı yaratan gösteriyor. Bu yolun bereketli, huşu ve huzur dolu durakları var. Bu duraklardan en önemlileri bayramlar olsa gerek. Biz inanırız ki Rab, yolu “İslam” olarak isimlendirmiş. İki güzel durak iki güzel soluklanma bahşetmiş O; Ramazan ve Kurban Bayramı…
Dinimizde, Kurban kesmek, Rabbimize bir yakınlaşma vesilesi olarak kabul edilir. Esasen sahip olduğumuzu düşündüğümüz, oysa Yaradan tarafından bizlere verilen nimetlerden bir kısmını yine bizim menfaatimize sonuçlanan bir netice ile feda etme, “kurban etme” olayı yaşanmaktadır.
Yaşamak, karmaşık bir satha nüfuz edebilir belki ama kurban edebilecek şeyleri de yaşarken öğreniyoruz. Nimetinden nimetine vuslat gayesi ile kurban edebilmenin zevkine erenlerden olmak niyazı ile bayramınız mübarek olsun.