Yasal ama Etik Değil
*Ramazan ayı içinde özellikle yazılacak olan konulardan olan etik, teknoloji ekosisteminde ve iş dünyasında önemini yitirmeye başladı. Sosyal insanın bireysel ve toplumsal ilişkilerinin temelini oluşturan kuralları ve değerleri, doğru-yanlış, iyi-kötü, gibi ahlaki açıdan araştıran bir felsefe disiplinidir. Etik için en yalın tanım töre bilimidir. Yunancada karakter, alışkanlık veya töre karakter, alışkanlık veya töre anlamına gelen ethosethos kelimesinden türetilmiştir. Felsefenin 4 ana dalından biridir. Etiği kuramsal felsefeden mantık, matematik, fizik, metafizik gibi ayırarak kendi başına bir felsefe alanı olarak ele alan ilk filozof Aristo’dur. Pratik felsefenin bir bölümü olarak, insan eylemleri ve onların ürünlerini konu almaktadır.
**Günümüzün tüm teknolojik gelişmeleri bir yandan bize olumlu katkı sağlarken bir yandan da teknolojiyi sorumlu bir şekilde kullanmamızı gerekli kılıyor. Teknolojik gelişmelerin ışığında bazı uygulamaların, cihazların ve sistemlerin kullanımında etik ikilemlerle karşı karşıyayız. Kuruluşlar ve liderler teknolojiyi etik değerler içerisinde daha sorumlu bir şekilde kullanmanın yolunu arıyor. Bunlar temelde gizlilik, algoritmik önyargı ve kullanıcılar ve kuruluşlar için itibar meselesi üzerinden karşımıza çıkıyor. Veri gizliliğinden algoritmalarda önyargıya veya insan tepkilerini manipüle etmeme taahhüdüne kadar çok çeşitli konuları kapsıyor. Aynı zamanda etik teknoloji kavramı, kuruluşların bir bütün olarak teknolojilerin kullanımına yaklaşımını, iş stratejileri ve operasyonlarını yönlendirmede teknoloji kullanımındaki birçok değeri ifade ediyor. Günümüzde etik teknolojiden ve teknolojinin sorumlu bir şekilde kullanımından bahsetmek durumundayız. Etik teknolojinin temelinde ise insan değerleri ve teknoloji arasındaki ilişki, teknolojik ilerlemelere yönelik aldığımız kararlar ve bunların etkileri bulunmaktadır. Teknolojideki etik değerler ile teknolojik gelişmelere ayak uyduran şirketler ve kişiler arasındaki ilişkiyi incelediğimizde, teknolojide yetkin ve uzman olmakla onun sorumlu kullanımına odaklanmak arasında doğru bir oran olduğunu görüyoruz. Bir şirketin dijital ve teknolojik ilerlemesiyle, teknolojideki etik konulara odaklanması ve ilgilenmesi arasında bir ilişki vardır. Dolayısıyla, bir teknoloji liderinin buradaki etik değerleri önemsiyor ve benimsiyor olması gerekiyor. Çünkü bir teknolojistin yarattığı ürün onun davranışlarını, arzularını yansıtır ve bu ürünleri kullanan kişilerin potansiyellerini ve hedeflerini nasıl gerçekleştirebileceklerini şekillendirir.
**** Teknolojinin her çağda kendine özgü yasaları ile var olduğu ve insan hayatını doğrudan etkilediği biliyoruz. Teknolojinin, kendi başına yararlı ya da zararlı gibi bir sıfata sahip olmamasına rağmen; kimlerin elinde ve ne amaçla kullanıldığı bilgisi, insanlığın geleceği açısından her zaman önemini korumaktadır. Teknolojik yenilikler, insanların düzenli bir yaşam sürmeleri için oluşturulmuş ve yasal çerçevesi belirlenmiş hukukî, politik ve sosyokültürel boyutlu düzenlemelerle birlikte anılmaktadır. Teknolojinin günümüzde ulaştığı doruk noktası ve her geçen gün daha da ivme kazanması, bu düzenlemeleri teknoloji karşısında yetersiz bırakmaktadır. Bu durum ise, yeni iletişim teknolojilerine şüphe ve güvensizlik ekseninde yaklaşılmasını beraberinde getirmektedir. Hâlbuki teknolojinin, kendini yaratan ve besleyen dinamik koşullarla birlikte ele alınıp yapılandırılması gerekmektedir. Bu konuda, gerçekleştirilmesi gereken düzenlemelere dair doğru soruları sormak ve sorunların çerçevesini doğru çizmek büyük önem taşımaktadır. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler odaklı düşünüldüğünde, bu ülkelerin tam anlamıyla sanayileşmelerini tamamlamadan, bir üst aşama olan bilgi toplumu ile karşı karşıya kaldıkları söylenebilmektedir. Bu durum, söz konusu ülkeler açısından bir dezavantaj olarak değerlendirilse de bilgi toplumunun tüm dünyada henüz emekleme aşamasında olduğu ve gelişmiş ülkelerde bile çeşitli toplumsal sancılara yol açtığı düşünüldüğünde; bu ülkelerin de tarihsel dönüşümü yakalamak için büyük bir fırsata sahip olduklarını söylemek mümkündür.
***Sonuç olarak; Eğitim, öğretim derken her durumu yasal çerçevede kullanmak etik açıdan doğru değildir. Her etik kural yasaldır fakat her yasal durum etik olmayabilir. Ne zaman etik değerleri önemseriz o zaman gelişmekte olan hatta gelişmiş ülke oluruz. İster gelişmiş isterse az gelişmiş olsun, dünyaya yön veren dijital dönüşümü yakalayabilme ve yönetebilme konusunda tüm ülkelerin sorumlulukları; elektronik dünyaya tam anlamıyla dâhil olabilmek için teknik altyapı sorunlarını gidermek, politik ve ekonomik destek sağlamak, hukukî çerçeveyi modern dünya gerçekleriyle uyumlaştıracak yasal düzenlemelere yer vermek, sosyokültürel boyutta teknoloji odaklı eğitim sürecini ve kaliteyi iyileştirmek gibi genel başlıklar altında sıralanabilmektedir.