VİSKİ
MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin boğazda viskisini yudumlayarak HDP’ye oylarını verenler hakkında yapmış olduğu değerlendirmeden sonra gazetenin birisi (Cumhuriyet) Türk siyasî tarihinin viskili ve rakılı dönemini “tahlil” etmiş.
“Çok önemli” bir meseleye “el atmış” bu gazete….
Rakı konusunda uzman olduğunu bildiğimiz bu gazete (Cumhuriyet) 8 Ağustos 2015 tarihli nüshasında “Viskiyle barışamayan Türk siyaseti” başlığıyla viski tarihini "okuyucularıyla" paylaşmış.
Viskiyle “barışamayan” Türk siyaseti manşetiyle, Türk siyasetini “hizaya” getirmek istediğini anlaşılıyor.
"Barışamayan" ifadesine dikkat ediyor musunuz?
Gazeteye göre Türk siyaseti viskiyle “barışmalıymış”….
Türk siyaseti nasıl barışır “rakı veya viskiyle?”.
1930’lu yılların “mümtaz” politikacılarını “örnek alırsa” Türk siyaseti “hizaya” gelir (!).
Eskiden yani Osmanlı döneminde rakı veya benzeri “müskiratı” içenler bunu gizlice yaparlardı.
Cumhuriyetten sonra artık “çağdaş” bir toplum haline gelindiğinden dolayı “müskiratın” içilmesi “alenî” hale geldi.
Nice paşalarımız rakı konusunda topluma “önder” oldu (!).
Çok sonraları nice gazete genel yönetmenleri çıktı “rakı uzmanı” olarak……
Hatta, rakıyı Türk milletinin “millî içkisi” olarak ilan edenler bile çıktı….
Osmanlı döneminde genel ahlaka müğayir (aykırı) olan bir fiil gizli olarak yapılırdı. Haya sahibi insanlar vardı.
Utanma duygusu toplumda yaygındı.
Alkolik olmak, rakı içmek ve sarhoş olmak gibi şeyler nâhoş olarak görülürdü Müslüman Türk toplumunda.......
Biz Osmanlı’yı tarihe "gömdükten" sonra süper bir hızla ilerleme kaydettik (!).
Aralık ayının son günlerini “yılbaşı” olarak ve usulüne “uygun” bir biçimde alkollü olarak kutlamaya başladık (!).
Sarhoş vatandaşlarımıza "katkı" sağlamak üzere yılbaşı tatili ihdas edildi.
1 Ocak’ta köşe başlarında sızıp kalanları rencide etmeden evlerine götürülmesi hususunda kurslar veren kuruluşlar gördük.
Şimdi gazetenin birisi 1930’lu yıllardaki bunca “ilerleme ve çağdaşlaşmaya” rağmen halâ Türk siyasetinin rakıyla “barışamamasına” isyan ediyor.
Bu gazete “derin” bir araştırma yapmış. Viskinin “hayat suyu” olduğunu “tespit etmiş”.
İskoçya’da “icad” edildiği bilgisini "okuyucusuna" mükerreren “müjdelemiş”….
Eh, İskoçya “önemli” bir merkezdir. Çünkü Türk milleti ne kadar İskoçya’ya “benzerse” o kadar “çağdaş” olur.
İskoçya'nın neyi meşhur diye Google baktım.
Şunları verdi google;
Gayda Çalgısı,
İskoç Viskisi,
Erkek İskoç Eteği,
Bunlarmış İskoçya'yı öne çıkaran.
Çok yazık….
Yani İskoçya'nın daha başka özellikleri yok mudur? Mesela tarihî devamlılık.... İskoçya'nın başkenti Edinburg'ta tarihi bir kale vardır. Bu kale 7. asırda yapılmış. Bu kalenin içinde köpek mezarlığı var. Kalenin orijinal yapısını korumuşlar.
"Bizimkiler" İskoçyalıların viskisini alıyorlar ama tarihî devamlılığa hiç bakan yok.
"BİZİMKİLER" OSMANLIDAN TEVARÜS EDEN HER ŞEYİ SİLMEK İSTEMİŞLERDİR.
Hatta kelimelere bile müdahale edilmiştir. 1932 yılında gündeme getirilen "arılaştırma" çalışmasıyla binlerce yıldır kullanmakta olduğumuz Türkçe kelimelerimiz yok edilmek istenmiştir. Güneş dil teorisi denilen Avusturyalı bir dil bilimcinin uyduruk teziyle lisanımızın bir kısmı kurtarılabilmiştir.
Sonuç olarak her toplumda yanlış yapanlar çıkabilir. Toplumun hoş görmediği ve genel ahlaka aykırı fiillerin alenileştirilmesi asla tasvip edilemez.
Sarhoşluk da toplumun asla hoş görmediği ve göremeyeceği bir eylemdir.
Teşvik edilemez ve edilmemelidir. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda marjinal bir zümre tarafından topluma dayatılmış olsa da makes bulmamıştır.
Türk milletinin, kadim tarihinde olduğu gibi bu günde genel olarak, ahlakî zaaflara duçar olmayacağına kanaatimiz tamdır.
Dejenerasyon her dönemde maalesef olabilmektedir.
Bize düşen, akl-ı selimin hakim olmasına katkı sağlamaktır.
Birileri rakı reklamı yapmak isteyebilir.
Türk siyasetçisini viskiyle hemhal etmek isteyenler çıkabilir.
Milletimizin sahip olduğu sağlam terbiye ve seciye sayesinde bunlara müsaade edilmeyeceği ümidindeyiz.