İpek Özkayaalp
İpek Özkayaalp Vatan, Millet Sevgisi İmandandır

Vatan, Millet Sevgisi İmandandır

Saygıdeğer Kardeşlerim,

Yaptığımız tüm işlerin başında olmazsa olmazımız; O işe karşı olan sevgimizin ve sadakatimizin olmasıdır. Eğer yaptığımız işi -her ne olursa olsun- istemsiz, sıkılarak veyahut zoraki yapıyorsak veya bunun için risk almaktan korkuyorsak o halde o işten elimizi ayamızı çekmeliyiz.

Ortada böyle bir gerçek varken bundan daha tehlikeli bir durum daha vahim bir noktaya taşıyor meseleyi.

Maalesef bazı insanların hırsı gözlerini kör ediyor. Bu da geldikleri mevkilerin hakkını vermek bir yana, o yeri işgal etmekten başka bir sonuç çıkarmıyor. “İşi ehline bırakmak” gerçeği yine, yeniden karşımıza çıkıyor böylece. İşini severek yapacak onca gönüllü yani “ehli” varken gönülsüzce iş yapanlara da benim tahammülüm kalmıyor hâliyle.

Çünkü hedefi sadece maddiyat olan, asla hizmette bulunamaz. Bu zihniyetteki insanların yaptığı, işgal ettikleri mevkilerde bulundukları müddetçe “hizmet ediyormuş” gibi görünüp haksız kazanç elde etmek özetle!

“Şu bir gerçek ki Allah, size emanet (ve iş)leri mutlaka ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder”

(Nisâ Sûresi / 58. Âyet)

Bir de “ehli olanın” imzasını taşıyan işler vardır ki bunların karşılığı bu dünya yani maddiyat anlamında helal kazanç, manevi anlamda da alınan duadır ki bu da tarifi mümkün olamayan en güzel kazançtır. Hem helal kazançla bereketi elde edip hem de alınan dua ile ebedi hayatımızı mamur etmek bu kadar yakın bize işte!

Bunun yanında ana-babaya hizmet, yaşlılara hürmet, onlara saygıda kusur etmemek, gönüller kazanmak vs. gibi erdemleri de hayatımızın merkezine alınca en büyük zenginliğe kavuşup bizden sonrakilere en hayırlı mirası bırakmış olmaz mıyız sizce de? Hangi evlat, böyle bir annenin ve babanın varisi olmakla kıvanç duymaz?

Bu uzun ve çetin yolun başı ise menfaat gözetmeden yani “Allah rızasını” gözeterek bütün işlerimize başlamaktır, kanaatini taşıyorum.

İşin ehli noktasında zirveyi ömrünü devletine, milletine aşkla adamış, aldığı her nefesten attığı her adıma hizmet sevdasını nakşetmiş devlet liderine ayırıyorum.

Bir devleti idare etmek için insan evvela milletine sevdalı olmalı. Çünkü bu görevin omuzlara yüklediği sorumluluk ancak bu sevda ile taşınabilir. Sevda varsa her gün yeni bir hizmet milletin emrine verilir. Takdir edersiniz ki bu da öyle her “babayiğidin” harcı değildir. Semalarımızda ilelebet ezanımızın dinmediği, al bayrağımızın inmediği bir vatanda yaşamak –hele de dört bir yanı düşmanla çevrilmiş bir vatanda- ancak imanlı, ihlaslı ve işinin ehli olan bir liderle mümkündür.

Bugün ve “geçmişte olduğu gibi” vatan-millet sevgisini kendine şiar edinmiş, iman kuvveti ile bu ülkeyi yöneten bir liderimiz var. Milletinin en küçük bir zarar görmesine razı olmayan, bu vatanın ve milletin selameti için gecesini gündüzüne katan, gerektiğinde de gözünü bile kırpmadan hayatını feda edecek bir Zat-ı Devletleri var.

Ordusunun başkomutanı olarak Mehmetçiklerinden bahsettiği zaman kendi öz evlatlarından bahsedercesine onlara olan sevgisi yüzüne yansıyan bir liderimiz var.

Yaptığı yatırımlarıyla yarınları gençlerimize emanet etmek için yeni bir ülke inşa eden bir liderimiz var.

Yüreğindeki vatan ve millet sevgisiyle 20 senedir dimdik ayakta kalabilmesi imanının sağlam oluşundan gelen bir liderimiz var.

Sultan II. Abdülhamid Han, “din ve feni” bütün İslâm âleminin sahiplenmesini arzu ederdi. Ülkemizi kalkındıracak şeylerin en başında gelen şeylerden biri fen/eğitim onun da temeli dindir. Zaten “İlim, Müslümanın yitik malıdır!” Bu iki ziynet hep bizimdi ve bizim kalmalı. Bu yitiğimizin peşini de bırakmadan hayatımıza yön verirsek işte o zaman: DURDURULAMAYIZ!

Devletimizin bekası, İslamiyet’in hayatımızın her alanına hükmetmesine bağlıdır. Bu hususta yeterli eğitim almayan ve dini eğitimden mahrum kalan insanlar, başta da belirttiğim gibi sadece şahsi menfaatlerini tatmin etmek isteyen egoistler, işgalciler olup memlekete zarar vermekten başka hiçbir iş yapmazlar.

Velhasıl yeniden canlanmak için gerekli olan Avrupa’yı taklit değil, gücümüzün esası olan İslamiyet’e dönmektir.

Saygı ve duâ ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İpek Özkayaalp Arşivi