Doç. Dr. Ömer Akdağ
Doç. Dr. Ömer Akdağ VATAN

VATAN

Her siyasi partide akl-ı selim insanların vardır. Siyasi partiler ülkeye ve insanlarımıza hizmet için vardırlar. Hükümetin bütün icraatlarının doğru olması mümkün değildir. Ama yapılanların hepsinin yanlış olması da düşünülemez.  Ülkenin her hangi bir yerinde meydana gelen küçük bir olumsuzluğu mal bulmuş mağribi gibi içeriye ve dışarıya servis etmeyi gazetecilik zannetmek bize Jön Türkleri hatırlatır. Jön Türkler bir şairimizin ifadesiyle tam bön idiler. Jön Türk-İttihatçı ve İttihatçı artıkları Türk milletinin kadim kültürünü tahrip eden bir çizgidir.

Süleyman Şah türbesinin bir zaruret sebebiyle yer değiştirmesini “geri çekilmek ve vatan topraklarından vaz geçilmek” şeklinde yorumlayanlara, 500 yıl Türk hâkimiyetinde olan Balkan coğrafyasını terk eden İttihatçıları hatırlatmak isterim.  Yüzlerce yıl Türk hâkimiyetinde olan Selanik’in tek kurşun atılmadan terk eden İttihatçı subayları hatırlatmak isterim. Türk ordusuna siyaseti sokarak subayları birbirine düşüren “sapı bizden baltaları” hatırlatmak isterim. Bu ve bu gibi sadece adı Türk olan veya Müslüman görünenler “sayesinde”  milyonlarca Müslüman Türk Bulgar ve Yunan vahşetine terk edilmiştir. Yabancı güçlerin telkinleriyle Türk milletinin dilini, kültürünü ve inancını baltalayanlar bu ülkeye en büyük zararı vermişlerdi yakın tarihte…. 

Deha üstü deha olan Sultan Abdulhamid’i 31 Mart isyanı denen menfur bir tezgâh ile tahttan indiren çapulcular sürüsünü hatırlatmak isterim. İkinci Abdulhamid döneminde, Türk-İslam dünyası üzerinde oynanmış oyun içinde oyun vardır. Tezgâh içinde tezgâh vardır. 31 Mart isyanını “bastırmış”  rolünde” görünen ve “kahraman” olarak lanse edilen bir ordu vardır. Buna “hareket” ordusu deniliyor.  İttihatçıların başbakanı olarak kısa bir süre görev yapacak olan Mahmut Şevket Paşa’nın komutanlığındaki bu hareket ordusu halâ ders kitaplarında “kahraman” olarak yer almaktadır.  Görüntüde isyanı bastıran bu “kahraman” ordu Yıldız Sarayı’nı yağmalamayı ihmal etmemiştir.  Sarayın perdelerine kadar “kahraman” ittihatçı subaylarımız bu yağmada yer almışlardır.  TÜRK ÜLKESİNİN YÖNETİM MERKEZİNİ YAĞMALAYAN BİR ORDU TÜRK ORDUSU OLAMAZ. EN AZINDAN KOMUTA KADEMESİNDEKİ SUBAYLARIN İYİ NİYETİNDEN SÖZ EDİLEMEZ.

İttihatçı subaylarımız Osmanlı sultanına karşı “efelendikleri” kadar Balkanlarda Yunanlılara direniş göstermemişlerdir.  GÖSTEREMEMİŞLERDİR DEĞİL GÖSTERMEMİŞLERDİR. Zira bu İttihatçı subayların ana hedefi ülkeyi savunmak değil “iktidara” gelmektir. Muhalefette oldukları zaman tek bir emelleri vardır; iktidara saldırmak ve yıkmak. Ermenilerle işbirliği yapmışlardır. İktidara “söven” bilcümle bütün oluşumlarla aynı çuvala girmişlerdir.  En sağdan en sola kadar hangi illegal örgüt olursa olsun hiç mühim değildir onlar için. Önemli olan iktidarın yıpratılmasıdır. AYNI GEMİDE OLMAK BUNLAR İÇİN ÖNEM ARZ ETMEZ. ÇÜNKÜ ONLARIN BAŞKA “ANAVATANLARI” VARDIR.

Balkan felaketi ve Filistin hezimetini tezgâhlayanların uzantıları yine ülkemizin başına bela açmak istemektedirler.

Tezgah içinde tezgah kuranları iyi tanımak lazım.

1914’de ülkemizi savaşa sokarak milyonlarca gencimizi toprağa gömenlerin halefleri yine sahnededirler.. Çanakkale muharebelerinde sırf Alman “aşkı” uğruna ne güneşler batmıştı.  Günümüzde de başka ülkeler ve başka “aşklar” uğruna Türk ve İslam dünyasının ümidi haline gelmiş olan ülkemizi kaosa sürüklemek isteyenler var..

Aynen “büyük” mason Talat Paşa’nın yaptığı gibi. İttihatçıların teorisyeni olan Talat Paşa Balkan Muharebelerinde cephede askerin arasına karışarak onların moralini bozmuş ve bozgunda dahli olmuştur. İttihatçıların Türk hakanı Sultan Abdulhamid Han’a şifa bulmak bir düşmanlıkları vardı. Çünkü efendileri böyle istiyordu.

İstanbul’da yapılan Gezi patırtısını halâ reklam eden sünepeler var ülkemizde. Dindar görünerek Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar var çevremizde.

Çok iyi eğitim almış olabilirsiniz. Birkaç lisan biliyor olabilirsiniz.  AMA “VATAN SEVGİSİ İMANDAN GELİR” ANLAYIŞINDAN YOKSUN İSENİZ, “KALİTELİ BİR BÖLÜCÜ” OLMAKTAN ÖTEYE GİDEMEZSİNİZ.

EZANLA YOĞRULMUŞ BU VATANI EZANSIZ BIRAKMAK İSTEYENLERİ İYİ TANIMAK GEREKİR.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Doç. Dr. Ömer Akdağ Arşivi

YAZI

02 Ocak 2017 Pazartesi 09:01

DUA

19 Aralık 2016 Pazartesi 09:04