Ustanın Hikâyesi Bizim Hikâyemizdir
Tarih bu günleri yazacak, bir tarafta onurlu, ilkeli, Yeniden Büyük Türkiye’yi kurmaya çalışan, bütün dünya ile gerekirse mücadele etmekten çekinmeyen bir lideri yazacak.
Bir taraftan ise oy kaygısı ile Müslümanlara ihanet eden dindar partilileri yazacak.
Dünyanın mazlum halklarının neden Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı çok sevdiğini anlamayan, anlayıp sadece ideolojik kaygılarla düşmanlığını sürdüren zevatın, katillerle aynı safta, aynı karede olmak, İran gibi, CHP gibi bebek katilleri ile birlikte anılmak gibi bir korkunç sonları olacaktır.
Kendisini dindar olarak ifade eden ve milli bir duruşu olduğunu belirten bir partinin lideri, “Başbakanı Suriye konusunda yanlış bilgilendirmişler” diyecek kadar tuhaflaşabiliyor. Birader nasıl yaparsın bunu?
Hangi partiye oy verirse versin herkes, senin partinin İslami meseleler ve Müslüman ülkeler ile işbirliğimizi geliştirmemiz, inançlı nesillerin yetiştirilmesi gibi önemli görevleri olduğunu düşünür.
Ama sen ne yazık, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Katil Esed, İran, Maliki ile aynı şeyleri söylüyor ve sadece oy avcılığı için, Başbakanımızı itibarsızlaştırma oyuna geliyorsun.
Aslında onlar yok olmaktan, bitmekten korkuyorlar ve aynı İran gibi tepki veriyorlar. Oysa samimi ve içten olsalar, eğitim fonksiyonunu sürdürseler, inançlı kadroları yetiştirmeyi birinci derecede önemli görseler bu handikabı yaşamazlar.
Bitmeyelim diye çırpınıyorlar, bitiyorlar, bitmemek için değil de imanlı gençlik yetiştirmek için mücadele etseler kıyamete kadar baki kalacaklar.
Maziye baksalar, değerli Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın hikâyesinin aslında hepsinin ve hatta hepimizin hikâyesi olduğunu görürler.
Dün akşam Takım Kaptanımız Lokman Koyuncuoğlu’da sosyal medyada paylaştı, Başbakanımız, Bir fincanın 40 yıl hatırı için Refah'lı kadınlar 94 seçimlerinde 40 gr kahve dağıttılar. (O kahvenin daha 21 yıl hatırı var), diyordu.
Boş muhalefet edeceklerine inandıkları değerlerin onlara yüklediği toplumsal misyonu yerine getirseler bu gerçeği görürler. Fakat o iş zor, dürüst olacaksın, yiğit olacaksın, yalan söylemeyeceksin, ucuz edebiyat yapmayacaksın.
Onlar kolayı seçiyorlar, Başbakanımızı acımasızca eleştirerek oy devşirmeye çalışıyorlar.
Oysa MGV’yi yeniden canlandırıp, eğitim, uluslararası ilişkilere İslami bakış, siyasete yeni nesiller yetiştirme işlevini yerine getirseler herkesin takdirini toplayacaklar.
Ama onlar iktidar olduklarının farkında değil, hala boş ve anlamsız oy mücadelesi ile bitmeye doğru hızlı bir şekilde yol alıyorlar.
İnanınız üzülüyorum. Nasıl olurda çocuk katili Esed bu kadar rahat bir şekilde kendi halkını yerken, hala Başbakanımızın yanlış bilgilendirildiğini savunabilirler?
Nedir mesela yanlış bilgi, Katil Esed’in dünyanın gözünün içine baka baka kendi halkını, bebekleri katletmesi mi? Hiç utanmadan kendi halkına kimyasal silah kullanması mı?
Nedir yanlış bilgi? Böyle bir durumda Türkiye Katil Esed’le ilişki mi kursun?
Başbakanımızı kötüledikleri kadar İran’ın Türkiye’nin yanında yer almayıp mezhepçilik oyunu ile Esed katilini savunmasını eleştirselerdi belki de bu katliamların durdurulmasına ön ayak olacaklardı.
Neticede ey dindar siyasetçiler, ey dünyaya adil bir yaşam getireceğini ilan edenler, Ustanın Hikâyesine bir daha bakın.
Bakın bakalım orada kimi göreceksiniz?
Orada yıllarca bu topraklarda milli sanayi hamlesi yapma gayretini yaşayan büyük Lider Necmettin Erbakan’ın emeklerinin zayi olmadığını göreceksiniz?
Orada bütün hataları, yanlışları ile hükümetimizin Yeniden Büyük Türkiye’yi kurma mücadelesini göreceksiniz.
Orada kendinizi, Anadolu’nun makus talihini yenmek için verdiği onurlu mücadeleyi göreceksiniz.
Yapmanız gereken, samimi olmak ve bakış açısını düzeltmek, yamuk bakmayı bırakmaktır…