USTALIKTIR YARINA KALACAK OLAN
Ustanın “ustalığı” sadece kendine değildir. Hoca, sadece kendi için ilimle uğraşmaz. Yarına ustanın, hocanın, alimin, üstadın adı daim yaşar ama ondan geriye kalan esas şey adı değil ustalığıdır, öğrettikleridir, ilmidir. Günümüz dünyası ustalığı ve ustayı kenara itmekten neden bu kadar keyif alıyor?
İnsanlık yüz yıllarca sınırsız bir değişim ve gelişim içinde geldi son çağa. Bu son çağ hızın, değişmenin, gelişmenin ve teknolojinin zirveye çıktığı bir çağ olacak. Evet gelişip, yenileniyor dünyamız, mesafeler kısalıyor, her gün yeni bir keşif yapılıyor. Ve insan gelişip değiştikçe istek ve ihtiyaçları artıyor daha çok tüketiyor daha çok harcıyor. İhtiyaçlarını karşılamak için her türlü yolu deneyen insanoğlu tüketip bitirdikçe, harcayıp yitirdikçe daha fazlasını daha hızlısını arzu ediyor.
Bu hızda bu hırsla bu konforda yaşarken ıskaladığımız, unuttuğumuz, kaybettiğimiz değerler, vakitler, lezzetler kalıp gidiyor mazide. Dünden bize kalan engin bir tecrübe büyük bir neslin birikimi… Eğer atalarımızın tecrübesi, nasihati ve birikimi yanımızda olmazsa yarına daha zor bir dünya bırakacağımız muhakkak.
Sahip olduğumuz şeylerin kıymetini, ederini, değerini ve yerini çeşitli ölçeklerle belirlemek mümkün lakin bazı şeyler var ki ne ölçüye ne tartmaya geliyor. Kimi değerler paha biçilemeyecek kadar özel ve nadir. Bunların arasında belki de en nadide olanı; kişinin, bildiğini karşılıksız olarak bir başkasına öğretmesi. Bir öğretmenin öğrencisine, bir hocanın talebesine, bir babanın evladına ve bir ustanın çırağına…
İnsan, terbiye edilip eğitilmeye meyyal yaratılmış. İyi bir örnek, güçlü bir anlatım, uygulama imkânı ile insan her türlü bilgiyi öğrenip uygulama sahasına koyabilecek güçte. Bu nedenle öğrenip öğretmek en temel insani özellik. Kadim kültürümüzde bu silsile usta-çırak ilişkisi ile çağlar boyu sürgit devam etmiş.
Bizde ustalık çok kıymetli ve hürmet edilen bir makamdır. Usta terbiyesi, usta disiplini bir gencin hayatına direk tesir eder ve bunu o gencin ailesi çok iyi bilir. Hayat okulunun en önemli dersleri bir ustanın yanında öğrenilir. Hal böyle olunca “usta” olmak nitekim bir ayrıcalıktır.
Günümüz dünyası çok değişmiş ve gelişmiş olsa da teknoloji ile birlikte seri üretim denen makine çağı yaşansa da ustalık tecrübesi hele bu coğrafyada hayatını sürdürmektedir. Azalıp zayıflasa eski kıymet ve değeri kalmasa da işini aynı şevk ve hürmetle ifa eden ustaların var olduğunu biliyoruz.
Cebinizde usta işi bir tespih, çantanızda el emeği bir çakı, odanızda oyma bir sehpa, dolabınızda el dikimi bir yelek… Bunların tadı, lezzeti, değeri samimi hayatların.
Ben bu satırları tamamlarken öğreniyorum Nuri Pakdil’in vefatını, bir usta ayrıldı fani dünyadan… Mekânı cennet olsun.