Ümmetin Derdi Ne?
Gazetecilik bölümünden mezun olduktan sonra ikinci bir üniversite okumaya karar verdim. Hem duyduğum ilgi, hem mesleğimde beni geliştirecek olması hem de her Türk vatandaşının bilmesi gerektiğini düşündüğüm için Tarih bölümünü okumaya karar verdim.
Tarih bilgim bugüne kadar aldığım eğitimler doğrultusunda iyi durumdaydı. Fakat Tarih bölümü okumaya başlayınca olayları daha detaylı öğrenmeye başlıyorsunuz. Ufkunuz genişliyor, ders çıkarıyor en önemlisi de ibret alıyorsunuz. İşte tam da bu nedenle her Türk vatandaşının tarihini bilmesi gerekiyor. Öyle üstün körü değil gerçekten bilmesi gerekiyor.
Boşuna dememişler; Geçmişini bilmeyen, geleceğini tayin edemez.
Benim bu yeni başladığım yolculukta en çok dikkatimi çeken şey ise; ezelden beri Ümmet ne ettiyse kendine etmiş. Öyle ki Peygamberimizin döneminde yaşamış Müslümanlar bile bu hataya düşmüş. Ahir zaman denilen bu devirde halin böyle olmamasına aslında şaşmamak lazım.
Suriye, Irak, Suudi Arabistan, İran.. Etrafımız ateş çemberi. Arap ülkeleri ırk eksenli bir birlik peşinde. Yanında mezhep çatışmaları cabası. İslamiyet adı altında IŞİD vb haksız yere can alan terör grupları.. Daha neler neler.. Hiç durup düşünmüyoruz, bizim derdimiz ne, bize ne oluyor? Bu gaflet uykusundan ne zaman uyanacağız?
Cemel Vakası, Sıffin Savaşı, Kerbela yetmez mi ibret almamıza?
Hak dini hakim kılmak için Kuran-ı Kerim gönderilmiş. Ümmet olarak bizlere de hakkı yerine getirmek düşer. Biz ise enerjimizi başka şeylere yönlendiriyoruz. Nefsimizin kölesi oluyoruz.
Oysa öyle güzel bir yol göstericimiz var ki bırakın Müslüman kardeşine yardım etmeyi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun tüm mazlumlara, tüm muhtaçlara el uzatmamızı öğütlüyor.
Ensar olmak diyoruz ya.. Artık demagoji gibi geliyor herkese. Oysa biz Müslümanlar için o kadar önemli ki Ensar olmak. Peygamberimiz ve yanındakiler muhacir olmadı mı? Peki, Yesribliler Ensar olmak yerine “defol git” deselerdi?
Korkarım sadece sözde Müslümanlar olma yolunda ilerliyoruz. Ya ensar olmayı red ediyoruz, ya da bizzat Cemel Vakaları, Sıffin Savaşları verip Kerbelaları yaşıyoruz.
Peygamberimiz buyuruyor; “Müslümana sövmek fasıklık, onunla savaşmak küfürdür”(Buhari, İman 36; Müslim, İman 116)
Yetmedi mi?
Kuran-ı Kerim’den Allah kelamı; “Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever.” (49/9)
Belki herkesi düzeltemeyiz, herkese doğruyu gösteremeyiz. Ama yine de umutsuzluğa kapılmamalıyız.
Herkes kendi kapısının önünü süpürmeye başlar, kendini düzeltmeye çalışırsa belki bir gün Ümmeti birlik içinde görebiliriz.